Kozmopolit Şehir Turgutlu'da Trafik
Ahmet Orhan geçtiğimiz günlerde kaleme aldığı ''Kozmopolit Şehir Turgutlu 1.Bölüm' başlıklı yazısının devamı olan, Kozmopolit Şehir Turgutlu'da Trafik 2. Bölümünü kaleme aldı.
KOZMOPOLİT ŞEHİR TURGUTLUDA TRAFİK
2. Bölüm
Yakın bir tarihe kadar küçük bir Anadolu kasabası olan Turgutlu sanayileşmenin gereksinim duyduğu iş gücü nedeniyle Türkiye'nin her tarafından aldığı iç göç sonucunda merkez yoğunluklu bir kozmopolit kent hüviyeti kazanmıştır.
Daha önce 1. bölümünü yayınladığımız aynı konulu yazımızın bu bölümünde benzer durumda olan kentlerimizi temsilen Turgutlunun sorunlarını önem sırasına göre değerlendirmeye çalışacağız.
Turgutlunun hikayesi Türkiye'nin hikayesinin bir cüzü hüviyetindedir.
Yaşadığımız kentin sorunlarının başında imar ve trafik yer almaktadır.
Turgutlu, İstiklal savaşı sonrası büyük yangının etkilerinin ortadan kaldırılarak ana yolları kuzey-güney ve doğu-batı istikametinde modern harita ve şehir planlama teknikleri kullanmak suretiyle konumlandırılmış bir kenttir.
Ancak konut yoğunluğu ve sosyal doku ile cadde ve sokak genişlikleri, tek katlı veya iki katlı yapılara göre belirlenmiş olmasına rağmen zamanla halktan gelen taleplerin popülist siyasi yaklaşımlarla karşılanması neticesinde en az 2 ile 4 kat artmıştır.
Bunun sonucunda ise maalesef her bakımdan sorunlu kent kimliğinin ortaya çıkmasına neden olunmuştur.
1984 yılından sonra Türkiye'de kentlerin alt yapısının modern çözümlerle ele alınması sürecinde ise düşük imar yoğunluklarına göre yapılan kanalizasyon ve içme suyu alt yapıları kısa süre sonra ihtiyaca cevap veremez hale gelmiştir. Söz konusu yapıların yenilenmesi zorunluluğu maddi kayıpların yanında ayrıca trafik problemlerine neden olmaktadır.
Dikey yapılanmanın teşvik edilmesi, Adliye sarayı ve diğer resmi binaların fiziksel sınırlamalar dikkate alınmadan konumlandırılması tabiri caizse şehir ulaşımında adeta bir bağırsak düğümlenmesine yol açmıştır.
Turgutlu Adliye Sarayı etrafındaki trafik karmaşasını göz önüne alacak olursak vatandaşların ne kadar zorluk çektiğini üzülerek müşahede etmekteyiz.
Türkiye'de bir ilçede yapılan ilk uydu semt hüviyetindeki Ergenekon mahallesine rağmen şehir merkezindeki en dar sokaklarda bile çok katlı aşırı yoğunluklu yapılaşmanın önüne geçilememiştir.
Bu kadar yanlışın olduğu ortamda dünyadaki gelişmelerin paralelinde özel araçlara sahip olmanın kolaylaştığı ve hükümet tarafından teşvik edilmesiyle Turgutluda hane başına en az bir otomobilin olduğu bir döneme geçilmiştir.
Son zamanlarda ise 2 ve daha fazla araç sahibi olanların sayısının arttığı gözlenmektedir.
Sonuç olarak otoparkından şehir içi trafiğine kadar sorunlar içinden çıkılmaz hale gelmiştir. Şehir trafiğine yönelik kısıtların bundan ibaret olduğunu zannediyorsanız yanılıyorsunuz.
Turgutluda Büyükşehir belediyesinin ”prestij caddeler” projesi (Türkçü MHP mensubu bir belediye İTİBAR yerine niye bu İngilizce kelimeyi kullanır) ve buna paralel olarak yenilenen sokak ve caddelerde trafik yoğunluğunu dikkate alarak akışı kolaylaştırmak yerine kaldırım genişletmelerinin temel kriter olarak tercih edilmesi sonucunda çift yönlü trafik akışının ana arterlerde bile imkansız hale gelmesiyle karşı karşıya kalınmıştır.
Özel araç sayısının bu kadar artmış olmasına karşın son 5 yılda yapılmış olan sadece bir adet otopark vardır.
Neredeyse Turgutlunun tüm sokak ve caddeleri tek araç geçişini bile güçlükle yapılabilecek hale gelmiştir.
Sokak ve caddelerdeki park edilmiş otomobiller güvenli araç trafiği akışını önlemesinin yanında vatandaşların kaldırımlara bile ulaşmasına engel olmaktadır.
Şehir yaşamını ızdırap haline getiren bu sorunun çözümü için yapılabileceklere gelecek olursak;
Kat sayısının ilaveler yaparak kent merkezinde yoğunluğun arttırılmasından kaçınılması,
Daha fazla gecikmeden yeni ve yeterli sayıda otoparklar yapılmasına öncelik verilmesi,
Bundan böyle konut ruhsatlarında otopark bedeli alınması yerine her ruhsat sahibinin en az hane başına bir araç park yerini yapmasını zorunlu hale getirmek,
Vatandaşların şehir merkezinde yeni konut talep etmesi yerine yeni ve ucuz konut alanlarına kavuşmasını kolaylaştıracak tedbirlerin alınması yerinde olacaktır.
Alınacak bu tedbirlerin yanı sıra trafiği özellikle okul giriş çıkış ve çalışanların vardiya değişim saatlerinde rahatlatmak üzere daha fazla trafik polisinin görevlendirilmelidir.
Sinyalizasyon imkanının olmadığı veya yararlı olmayacağı öngörülen kavşaklarda gün içindeki trafiğin yoğun olduğu saatlerde denetlenmesi mutlaka temin edilmelidir.
Tüm alınan tedbirlere rağmen trafikte davranışımızı belirleyen temel faktörün kültür olduğu gerçeğinin akıldan çıkarılmaması gerekir. Bu nedenle okullarda öğrencilere yönelik trafik eğitimine gereken önem verilmelidir.
Bu konuya fırsat buldukça devam etmeye çalışacağız.