Turgutlu'da Savcılık kararıyla eğitimci gözaltına alındı, eğitimciler ayaklandı

VİDEOLU HABER Manisa'nın Turgutlu İlçesinde Adliye Sarayı Önünde,'Türk PDR Derneği Manisa Şubesi Yönetim Kurulu üyeleri basın açıklaması toplandılar, Adliye önünde toplanan PDR-Der üyeleri basın açıklamasıyla seslerini duyurmaya çalıştılar.

Manisa'nın Turgutlu ilçesi Adliye Sarayı Önünde, ''Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği (Türk PDR- Der) Manisa Şubesi’nin Basın Açıklaması yaptı.

Turgutlu’da savcılık tarafından göreve çağrıldığı halde mesai saatleri dışında göreve gelmediği iddia edilen Psikolojik Danışma ve Rehberlik öğretmeni olan Meltem Arslankeçecioğlu’nun savcılık emriyle gözaltına alındığı ve bir geceyi nezarethanede geçirdiği sosyal medyada geniş yer uyandırmıştı. Arslankeçecioğlu’nun meslektaşları, eğitimciler ve eğitim sendikaları bugün Turgutlu Adliyesi önünde basın açıklaması yaparak yapılan uygulamanın hukuksuz olduğunu dile getirdiler. Türkiye Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği tarafından yapılan basın açıklamasında yapılan uygulamanın hukuksuz olduğu vurgulandı.

Turgutlu Adliye Sarayı Önünde Basın Açıklaması yapıp tepkilerini dile getirdiler...

Manisa’nın Turgutlu ilçesinde geçtiğimiz Pazar’ı Pazartesi’ye bağlayan saatlerde savcılığın yürüttüğü bir soruşturmada bir PDR uzmanı eşliğinde ifade alınması gerektiği, PDR Öğretmeni olan Meltem Arslankeçecioğlu’nun göreve çağrıldığı iddia edildi. Meltem Arslankeçecioğlu’nun ifade almaya katılamayacağını belirtmesi üzerine yine iddiaya göre Turgutlu Cumhuriyet Savcısı Gökhan Güler’in talimatıyla gözaltına alındığı ve geceyi nezarethanede geçirdiği öğrenildi. Yaşanan olay sonrası Türkiye Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği harekete geçti ve Turgutlu Adliyesi önünde Turgutlu’da ki eğitim sendikalarının da destek verdiği bir basın açıklaması yaptı.

Türkiye Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği Manisa Şube Başkanı Esin Türkoğlu açıklama yaptı.

TÜRKOĞLU, ''05.11.2018 Pazar Gecesini Pazartesiye bağlayan gece saat 00:11’de meslektaşımız, polis tarafından aranarak adli bir durumla ilgili sosyal çalışma görevlisi olarak görevlendirildiği söyleniyor. Meslektaşımız kanunlarda belirtilen yasal çalışma saatlerinin dışında olan, mesleki görev tanımları içerisinde yer almayan, izni alınmadan isteği dışında yapılan böyle bir görevlendirmeyi kabul etmiyor. Bu aramadan yaklaşık 45 dakika sonra Turgutlu Cumhuriyet Savcısı talimatıyla meslektaşımız, polis zoruyla gece 01:00’de azılı bir suçlu gibi Emniyete götürülüyor. İfadesi alındıktan sonra hastaneye sağlık kontrolü için götürülüyor, montunun kemerinden dolayı montu çıkartılarak, ayakkabılarının bağcıkları, küpeleri alınarak nezarete atılıyor ve geceyi burada geçiriyor.

Başka bir Bakanlığın (Adalet Bakanlığı) görevini bizim yapmamızın istenmesi, memurların çalışma saatleri kanunlarda belirtilmiş olmasına rağmen Turgutlu Cumhuriyet Savcısının, keyfi olarak kanunları tanımazcasına, bizleri karakollarda çalışmaya mecbur bırakması, istediği saatte herhangi bir açıklama ve gerekçe sunmasına bile fırsat verilmeden insan onurunu zedeleyici bir şekilde gözaltına alması hangi hukuk devletinde görülebilir?

Bir savcının, bir eğitimciye, bir ruh sağlığı çalışanına bu şekilde aşağılayıcı bir muamelede bulunması nasıl bir uygulamadır, bu nasıl izah edilebilir?

Bu cumhuriyet savcısının, meslektaşımızda kanunları hiçe sayan bu tavrının yarattığı travma nasıl telafi edilecek?

Her açıdan kanunsuz olmakla birlikte, idari bir görevin yerine getirilmemesi neden adli bir işlemle sonuçlandırılır?

Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından yapılan bir görevlendirmenin yaptırımının adli kovuşturmaya dönüştürülmesindeki maksat nedir? Kaldı ki bu konuyla ilgili açılmış olan idari işlemin iptali davası da bulunmaktadır.

Kanunları tanımayan, ben nasıl istersem öyle olur anlayışına sahip bu cumhuriyet savcısı hala görevde kalacak mıdır?

Sonuçlarını daha öncesinde öngördüğümüz bu kanunsuz uygulama ile ilgili olarak, 15.06.2017’de bu uygulamadan rahatsızlık duyan Turgutlu’daki meslektaşlarımızın talebiyle Türk PDR Derneği olarak iptal davası açmıştık. Adalete ve hukukun üstünlüğüne inanıyor, Kanunlara ve yönetmeliklere aykırı bu uygulamanın lehimize sonuçlanacağını düşünüyoruz. Türk PDR Derneği olarak bu zorbalığın peşini bırakmayacağız. Sorumluların cezalandırılmasını ümit ediyoruz.

Turgutlu Cumhuriyet Savcısının meslektaşımıza yaptığı bu kabul edilemez tutumu kınıyoruz.  Değerli meslektaşımıza yapılan yetkiyi ve haddi aşan bu uygulamayı tüm milli eğitim camiasına yapılmış bir hakaret olarak kabul ediyoruz. Meslektaşımızın yanındayız. Bu konuyla ilgili sürecin takipçisi olacağız ve tüm yasal haklarımızı sonuna kadar kullanacağız. İfadelerine yer verdi.

Daha sonra Av. Güldane DÖRTBUDAK AKBAY'da bir açıklama yaptı.

Türk PDR Derneği Avukatı Güldane DÖRTBUDAK AKBAY’ın açıklaması;

DÖRTBUDAK AKBAY, ''Müvekkil dernek, 2017 yılı yaz başında Turgutlu Başsavcılığı tarafından, ücretsiz kesin bir şekilde görevlendirme yapılmak üzere ilçe kaymakamlığı üzerinden Milli Eğitim Müdürlüğü’nden PDR öğretmenleri listesi istenilmiştir. Bu listenin tevdiiyle başsavcılık görevlendirme nöbet listesi tanzim edip ilgili öğretmenlerin çalıştıkları okullara tebliğ edilmiştir. Müvekkil dernek üyeleri kaymakamlık aracılığıyla başsavcılığın bu görevlendirmelerine yazılı olarak itiraz etmişlerdir. Üstelik dernek şube başkanlığı tarafından da gerek “rızalarının alınmaması”, gerek “böyle bir alanda çalışma zorunluluklarının olmaması”, gerekse “görevlendirme yapılsa dahi ücretsiz çalıştırılamayacakları” belirtilerek görevlendirmeler reddedilmiştir. Ancak bu reddi kabul etmeyen kaymakamlık ve ilçe başsavcılığına karşı idari işlemin iptali istemiyle Manisa İdare Mahkemelerinde dava açılmıştır. Bu davada yürütmenin durdurulması da istenmiştir. Takdir mahkemenindir.

Yargılama devam ederken böyle bir uygulamaya müvekkil dernek üyesinin davet edilmesi, bunun mesai saatlerinin dışında yapılması, görevi mesai saati ve rızasının olmayışıyla reddetmesi üzerine adeta karga tulumba evinden alınması, nezarethanede bir gece geçirmesi, ceza zanlısı gibi muamele görmesi hem insan hak ve hürriyetlerine, hem meslek etiğine, hem de görevini ve makamını kötüye kullanan sayın savcının makamına hiç yakışmamaktadır.

Bu konuda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin "Kölelik ve zorla çalıştırma yasağı" başlıklı 4. maddesi şöyledir:

"1. Hiç kimse köle ya da kul durumunda tutulamaz.

 2. Hiç kimse zorla çalıştırılamaz ve zorunlu çalışmaya tabi tutulamaz.”

Yine Türkiye Cumhuriyetinin ve vatandaşlarının özgürlüklerinin yegane temennisi Anayasa'nın "Zorla çalıştırma yasağı" başlıklı 18. Maddesi de şöyledir:

 "Hiç kimse zorla çalıştırılamaz. Angarya yasaktır.”

Ayrıca 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun geçici görevlendirme ile ilgili 236. maddesinin ek 8. Maddesi d ve f bentlerine göre; “Görevlendirmelerde memur muvafakati alınmalıdır.” Hükmü hiçe sayılmıştır.

Biz avukatlar olarak yargının sac ayaklarından biri olmamıza rağmen CMK ilgili maddeleri gereği göreve 3 defa reddedebiliyorken ve buna karşılık tutuklanmıyor, ifademiz alınmıyorken; asli görevi olmayan ve ilk reddedişinde bu muameleyi gören mağdur eğitimcimizin yanındayız.

Öncelikle yargı kararının beklenmesi, bu aşamada rızası olanlara bu görevlendirmenin yapılması gerekmektedir. Kaldı ki, verilen görev yerine gitmeyen her memur için böyle bir ifade alma ve cezai soruşturması açılması gibi bir uygulama yapılmakta mıdır? Merak ediyoruz. Görevi başında olmayan memur için idari olarak tutanak tanzimi ve hakkındaki idari soruşturmada kendini savunması istenmekte iken bu şekil bir uygulamanın zorbalıktan ve görevi kötüye kullanmaktan başka bir açıklaması maalesef ki yoktur. Bunu da buradan ilgili savcılara bildirmeyi bir görev olarak görür şikayetçi olduğumuzu belirtiriz.

Müvekkil dernek üyesi, için zorla göreve davet edilmesi ve gitmeyi reddetmesi üzerine hukuk garabetinin içine düşen eğitimcimiz için elimizden gelen tüm hukuki yolların ve şikayetlerin tüketileceğini kamu oyuna saygıyla arz ederiz.İfadelerini kullandı.

İZLEMEK İÇİN RESMİ TIKLA

 

                                                       

Bakmadan Geçme