Yandaşın devreleri dolar yükselince yandı '24 Haziran'da savaş var!'

Akşam yazarı Emin Pazarcı bugün skandal bir yazıya imza attı. Pazarcı, açık açık 24 Haziran'ın seçim değil, savaş olduğunu ilan etti.

"Üstelik biz bu savaşı kaybedersek eğer, bir daha kolay kolay belimizi doğrultamayız!"diyen Pazarcı'nın Türkiye'nin bekasını mı kendi bekasını mı kastettiği anlaşılamadı. 

Yandaş yazarın bu video'yu ve bu konuşmaları izlemediği ortaya çıktı.

Pazarcı'nın skandal yazısı şöyle:

"Ortada ekonomik bir sebep yok, ama döviz yükseliyor! Daha doğrusu yükseltiliyor. Küresel güçler devrede. Enerji Bakanı Berat Albayrak’ın da dediği gibi, Türkekonomisi üzerinde açık ve net bir operasyon yürütülüyor. Bunun 24 Haziran seçimleri öncesinde yapılması da dikkat çekici!

Seçim sandıklarını hedef alan, seçmene yönelik olarak yürütülen bir emperyal saldırıyla karşı karşıyayız. Yok çünkü gerçekten bir sebep; tersine pek çok ekonomik gösterge olumlu. Yaşananlar tamamen spekülatif.

İşte bu yüzden, “Muhalefet, küresel güçleri arkasına alarak sandığa gidiyor” değerlendirmesini yapmak mümkün. Yeni bir durum da değil bu. O belli başlı küresel güçlerin destekleri son dönemde hep muhalefetin arkasında.

Şu ya da bu partiyi desteklemiyor onlar…

AK Parti ve Erdoğan’a karşı bir savaş yürütüyorlar. Adı CHP, İyi Parti, HDP ya da SP olsun hiç fark etmiyor. Hepsine birden örtülü ya da açık destek veriyorlar. Son dönemde hep birlikte yaşayıp gördüğümüz Türkiye gerçeği bu!

***

Her şey ayan beyan ortada: Türkiye’de milli olanlarla olmayanların kıyasıya bir savaşı var. Kimse sakın “Ne yani biz milli değil miyiz?” diye tepki göstermesin. Önemli olan söylem değil, eylem. Gayri milli, Türkiye düşmanı ve emperyalist çevrelerden destek alınıyorsa eğer, orada “millilikten” bahsedilemez! Ziya Paşa’nın dediği gibi, ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Ne diyor Erdoğan’a yakın isimler? PKK, FETÖ ve DHKP-C gibi oluşumların tamamının projelendirilmiş taşeron örgütler olduklarını söylüyorlar. Yeni dönemde o gölgelerle değil, arkalarında yer alan kuklacılarla kıyasıya bir mücadele başlatılacağını ortaya koyuyorlar.

Var mı buna bir itirazı olan?

Üstelik, o mücadele şimdiden başladı bile. İkili görüşmelerde ve uluslararası toplantılarda “siz terör destekçisisiniz” diye yüzlerine vuruyoruz her fırsatta.

Peki bundan rahatsız olan var mı?

BM’deki Daimi Temsilcimiz Feridun Sinirlioğlu, birkaç gün önce sert bir çıkış yaptı. Güvenlik Konseyi’nin mevcut durumu ile hiçbir işe yaramadığını ortaya koydu. Mazlumları koruyamadığını, soykırım boyutuna ulaşan katliamlara engel olamadığını bütün dünyanın gözü önünde haykırdı.

Kimse “yok öyle değil” diyebiliyor mu?

Erdoğan, yıllardır “Dünya beşten büyüktür” söylemini sürdürüyor. Türkiye 24 Haziran sonrası bu yönde büyük bir kampanya yapmaya hazırlanıyor. Muhalefetten bir Allah’ın kulu çıkıp, “Erdoğan doğru söylemiyor, emperyalistlere teslim olup, keyfimize bakalım” söylemiyle karşı çıkıyor mu? Türkiye, ABD ve AB’ye rağmen Suriye’de operasyonlara girişti. Hem milli menfaatlerini, hem de adaleti savundu. Hedefte yer alan küresel emperyalist güçler çok rahatsızlar bütün bunlardan. Ancak, görünüşe bakılırsa, içeride herkes de alkışladı.

Madem öyle, bizdeki muhalefet “Erdoğan gitmeli” diyen küresel güçlerle niye aynı sesleri çıkarıyor? Niçin onların yürüttüğü operasyonlardan ganimet kapmaya çalışıyor? En önemlisi de hangi amaçla fırsatını bulduğunda Türkiye’yi gidip onlara şikâyet ediyor?

Bu nasıl bir millilik, bu nasıl bir Türkiye yanlısı duruş? O yüzden kimse vatandaşı kandırmaya kalkmasın. Milli bir duruş falan yok ortada. Tam tersine, her fırsatta bu ülkeye saldıran küresel güçlerle yapılan bir işbirliği var. O yüzden sürekli olarak “Milli olanlarla, gayri milli cephede yer alanların mücadelesinden” söz ediyoruz.

***

Diyelim ki, bugün Türkiye’yi hedef alan o malum ve emperyalist güçler sonuç aldılar ve kazandılar. Erdoğan gitti ve yerine başka bir isim geldi.

Ne olacak?

Elbette “Kurtulduk artık Erdoğan’dan, buyurun siz istediğinizi yapın” demeyecekler. Verdikleri desteğin diyetini bu ülkeye, size, bize ve hepimize ödetecekler. Talep edecekler, dayatacaklar ve yönlendirecekler. Hep aba altından sopa gösterecekler:

-Bak, senin sonun da Erdoğan gibi olur!

Kimsenin şüphesi olmasın, öyle ya da böyle karşılığını alacaklar. Türkiye de sözde “bağımsız”,ama gerçekte alabildiğine yönlendirilen bir ülke olarak yoluna devam edecek. Tıpkı bundan önce olduğu gibi, eline vurulup ekmeği alındığında suskun kalan etkisiz bir aktör haline dönecek. FETÖ yeniden hortlayacak, terör örgütleriyle yürütülen mücadele sıfırlanacak. Verdiğimiz şehitler ve ödediğimiz bedellerle kalacağız.

İşte o yüzden 24 Haziran için “seçim değil, savaş var” başlığını attım. Hatta bu savaşın Çanakkale’den ve Milli Mücadeleden bir farklı yok. Dikkatli bakın, karşımızdaki aktörler yine aynı. Sadece kullanılan araçlar farklı. Üstelik biz bu savaşı kaybedersek eğer, bir daha kolay kolay belimizi doğrultamayız!"

Bakmadan Geçme