BİR SAYININ DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
Gazetelerde yer alan 'AK Parti'de 7180 kişi adaylık müracaatında bulundu' haberi bizi, Türkiye'de çok partili hayata geçtiğimiz 1961 yılından beri yapılan yerel seçimlerde alınan sonuçlar üzerine araştırma yapmaya sevk etti.
Ulaştığımız son derece dikkat çekici sonuçlar, üzerinde uzun uzadıya düşünmeyi gerektirecek özellikler taşımakta. Buna göre geçtiğimiz 50 yılı aşkın zaman diliminde yalnızca iki kez sol partilerin yerel seçimlerden önemli sonuçlar doğuracak şekilde birinci çıkmayı başardıkları görülmekte.
ÖZEL HABER;
HABER KASABA EDİTÖR
Bunlardan ilki 1977 yılında yapılan yerel seçimlerdir ki o seçimde CHP İl Genel Meclisi oy toplamı %48’e ulaşarak sağın geleneksel kalelerinde bile solun bir çok belediyeyi kazanmasıyla sonuçlanmış.
İkincisi ise o güne kadar ki oyları %36–45 arasında seyreden ANAP’ın oylarının dramatik bir şekilde %21,8’e gerilediği 1989 yerel seçimleridir. Bu seçimde ANAP gazetelere verdiği tam sayfa ilanlarda "eli kolu bağlı bir belediye başkanıyla çalışmak istemiydiniz?" diyerek merkezi hükümetin gücünü sandığa yansıtmak istemiş ancak,
SHP - yüzde 28
DYP -yüzde 25
ANAP - yüzde 21
RP - yüzde 9.8
DSP - yüzde 9
MÇP - yüzde 4
Şeklindeki tablonun ortaya çıkmasını engelleyememişti.
Bu sonuçlar Türk siyasetinde 12 Eylül ihtilalinin ardında rahmetli Özal’ın şahsından aldığı güçle konjonktür partisi olarak iktidara gelmeyi başaran ANAP’ın sonunu hazırlamıştır.
Bu tabloda seçimi merkez sol kazanmış görünse de, bu Türkiye’deki seçmen eğiliminin değişmesinden değil, merkez sağdaki bölünmüşlükten kaynaklandı. Özal ve Demirel merkez sağ seçmeni böldü.
Günümüze gelecek olursak öncelikle yiğidin hakkını yiğide teslim etmekte fayda var. 2002 yılından bu yana tek başına ülkeyi yönetme çoğunluğunu elde etmiş olan AK Parti aynı tarih dilimine rastlayan 3 yerel seçimden de birinci çıkarak iktidarını genelin yanında yerelde de net bir şekilde sürdürmeyi başarmıştır. Elbette bunun temelinde AK Parti lideri Erdoğan’ın İstanbul Belediye Başkanlığı döneminde elde ettiği başarılı tecrübelerini genele taşıması vardır.
Temel neden olarak ise muhalefet partilerinin iktidar zorlayacak mesajları halka ulaştıramaması daha akla yakın gözükmektedir.
İktidarın doğal yıpratıcılığı bir yana onca iç ve dış soruna rağmen AKP’nin oyunun azalması bir yana arttırmasında, başta Sayın Erdoğan olmak üzere bazı siyasi yorumcular tarafından dile getirilen “Türkiye’nin sorunu iktidar değil, muhalefettir” söyleminin geçerliliğini ortaya koymaktadır.
Yaklaşık 120 gün sonra yapılacak olan 31 Mart seçimlerinde nasıl bir tablo çıkacağını şimdiden isabetli tahmin etmek zor olsa da aday olmak üzere İktidar partisine 7180 kişinin müracaat etmesi, AK Parti’den beklentilerin ne kadar yüksek olduğunu anlatmaya yetmektedir.
MHP’nin sayıları 1000 civarında olduğu açıklanan aday adayları bir tarafa bırakılacak olursa CHP, İYİP, SP’den oluşan Millet İttifakı partilerinin halen ittifak görüşmeleriyle oyalandığı gerçeği bize söz konusu partilerin iktidarı zorlamaktan ne kadar uzak olduklarını göstermektedir.
Konuyu bir futbol söylemiyle bağlayacak olursak; AK Parti Yerel Seçim şampiyonasının açık ara birinciliğine şimdiden en büyük adaydır.