İYİ Parti Kurucular Kurulu üyesinin ilginç istifası!
İYİ parti Kurucular Kurulu üyesi ve Afyonkarahisar eski Belediye Başkanı Hayrettin Barut yaptığı yazı açıklama ile kurucular kurulu üyeliği ve parti üyeliğinden istifa ettiğini açıkladı.
Milletvekilliğine adaylı başvurusundan bulunmadığını vurgulayan Barut " Toplumun beklentisi olan ve herkesi kucaklayan bir kadro oluşturulamamış tüm toplumun kendini içinde bulacağı bir söylem ortaya konulamamış, amaç ve düşüncesi net olarak ifade edilememiştir.
Dün ülkücüleri bakan, başbakan, iktidar yapma vaadi; Meral Akşener’i Cumhurbaşkanı yapma vaadine evirilmiştir. İktidar olma hedefi sadece birkaç zatı muhteremi milletvekili yapma gayretine dönüşmüştür. " dedi.
İşte o açıklama
1 Kasım 2015 tarihinde yapılan milletvekilliği genel seçimleri sonucunda Milliyetçi-Ülkücü camianın MHP içerisinde başlatmış olduğu değişim talebi ve bu değişimin Meral Akşener öncülüğünde yapılması genel kabul görmüştür.
Ülkücü camianın yanı sıra toplumsal bir talep olarak yeni bir figür ve siyasi oluşum talebinin zirve yaptığı bir dönemde Sn. M. Akşener ismi kısa zamanda parlamıştır.
Bu dönemde, mevcut siyasi yapılar ve siyasetçilere toplumun bakış açısı ve yaklaşımı malumunuzdur. Sonuç olarak yeni bir siyasi yüz ve figür olarak Meral Akşener ismi toplumda heyecan yaratmıştır.
Öncelikle MHP içerisinde genel başkan ve yönetiminin değişimine dair talep gelişen olaylara bağlı olarak farklı bir mecraya sürüklenmiştir. Bu gelişmeyi MHP yönetiminin göstermiş olduğu tavrın yanı sıra yeni bir parti kurmayı amaçlayan bir üst akılında planladığı anlaşılmaktadır.
Biz, bir kısım milliyetçi-ülkücülerin itirazlarımızın ve amaçlarımızın neler olduğu vazgeçilmezlerimiz ve kutsallarımızın en yalın biçimiyle kamuoyunun malumudur.
AKP yönetimi ile ülkemizin içine düşürüldüğü durum en büyük rahatsızlığımız olmuştur. Hukuk devletinden uzaklaşılmış olması, bizler tarafından kabul edilemez bir husustur. Ülkemizin savaşın göbeğine oturtulması kaygılarımızı arttırmıştır. Demokrasi ve demokratik kurallardan uzaklaşılmış olması kutsalımız olan cumhuriyetin kazanımlarının kaybedilmesi en büyük itirazlarımızdır. Vefa, liyakat, birlik ve beraberlik daha önemlisi kardeşlik hukuku olmazsa olmazımızdır.
Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu ve hayatımız boyunca şiar edinmiş olduğumuz ilkeler çerçevesinde yeni bir siyasi oluşumu hayata geçirmek ve buna inanmış kadroların ülkeyi selamete taşıması emelimiz olmuştur.
Bu hedefi gerçekleştirmek üzere başlatılan partileşme süreci maalesef arzu edilen ve amaçlanan şekilde oluşmamıştır. Vefa unutulmuş, liyakat terk edilmiş, demokratik kurallar; geçmişe olan kin ve elde edilen fırsata kurban edilmiştir.
Toplumun beklentisi olan ve herkesi kucaklayan bir kadro oluşturulamamış tüm toplumun kendini içinde bulacağı bir söylem ortaya konulamamış, amaç ve düşüncesi net olarak ifade edilememiştir.
Dün ülkücüleri bakan, başbakan, iktidar yapma vaadi; Meral Akşener’i Cumhurbaşkanı yapma vaadine evirilmiştir. İktidar olma hedefi sadece birkaç zatı muhteremi milletvekili yapma gayretine dönüşmüştür.
Tüm bu gelişmeler sadece genel başkan Meral Akşener’in ismi etrafında yürütülmek istenmiş, vatandaşın ihtiyacı olan sorunları çözecek proje ve program ortaya konulamamış, vizyon ve misyonu olmayan bir biçimde toplumun karşısına çıkılmıştır.
Bu durum önce kendi içinde inanç ve güven kaybına sebep olmuş, nihayetinde seçim sonuçlarından anlaşılmaktadır ki toplum nezdinde de güvenini kaybetmiştir.
İlk başlarda seçmenin yüzde 30 güven ve desteğini alan bu yapının Cumhurbaşkanlığı yarışını yüzde 7.40 ile milletvekilliği seçimlerini ise 9.45 tamamlamış olması ifade etmiş olduğumuz ve ifade edemediğimiz yanlış, hata ve basiretsizliğin somut göstergesi olmuştur.
İktidar olma hedefi ve yüzde 30 toplum desteği ile siyaset arenasında yer alan bir partinin yüzde 7.40 ve milletvekilliği seçimlerinde alınan 9.45 için başarı nitelemesi seçmenler ve Türk toplumuna hakarettir. Dün itiraz ve şikâyet ettiklerimizin daha fazlasını yaparak topluma umut olabilmek, güven verebilmek mümkün değildir. En azından bir özür borcu olan kişi ve kişilerin pişkinlik içerisinde başarıdan söz etmesi siyasi tarihimizde yerini alan bir utanç vesikası olmuştur. Sayın genel başkan cumhurbaşkanı seçilememiştir.Demokratik parlamenter sisteme dönüş için yeter sayıda milletvekilliğine ulaşılamamıştır. Diğer bir ifade ile parti hedeflerini tutturamamıştır.Başarı bunun neresindedir...?Anlayabilmek mümkün değildir.
Yola ilk çıkıldığı günden bu yana sayın genel başkanın yanında yer alan arkadaşlarımızın emekleri, duyguları, inançları kullanılmak suretiyle hareket edilmiştir. Yola bulduklarını, yola çıktıklarına tercih etmişlerdir. Bugüne kadar gelinen her bir aşamada bir önceki aşamanın insanları, emekleri ve ortaya koydukları düşünceleri unutulmuştur.
Bir Türk milliyetçisi ve hayatını bu uğurda vakfetmiş biri olarak bardağı taşıran son damla bölücü bir partinin Kürt kökenli vatandaşlarımızın siyasi temsilcisi olarak nitelendirilmesi, bu suretle hem Kürt kardeşlerimize hakaret edilmesi hem de bölücülük yapılması kabul edilebilir bir husus değildir.
Dün itiraz ettiklerimizin daha fazlasını her ne adına olursa olsun kabullenmemiz ve onaylamamız mümkün değildir. Dava ve ilke uğruna vakfedilen bir ömrü, bir kişinin hava ve hevesine kurban etmemiz, birkaç kişiye makam ve mevki sağlamak üzere harcamamız söz konusu olamaz.
Partideki konumum itibari ile siyasal bir ortaklıktan bahsedilemiyeceģi gibi,siyaset etme ve yönetmede tenakuza düştüğümüz bir gerçektir. Partinin temel fikirlerinin olmayışı, bu çelişkide rol oynamıştır. Bu gibi sebeplerle kimseden siyasi İkbal beklemedim. Milletvekilliği seçimleri için adaylık müracaatında da bulunmadım.
Sonuç:
1 Kasım 2015 tarihinden bugüne kadar gelinen noktada kişisel bir günahım ve hatam var ise bundan dolayı milletimden ve dava arkadaşlarımdan özür diliyorum. Ancak yarınlarda yaşanacak daha büyük günaha ve vebale ortak olmamak adına iyi partinin kurucular kurulu üyeliği ve parti üyeliğinden istifa ediyorum.
Hayrettin Barut
İyi parti Kurucular Kurulu üyesi
Afyonkarahisar eski Belediye Başkanı