Partiler yeniden ittifak arayışına girdi
Fehmi Koru, kendi adını taşıyan sitesinde siyasi partilerin ittifak yapmak zorunda olduğunu ve bunun sebebinin ne olduğunu yazdı.
İşte Koru'nun o yazısı;
"Yerel seçimlere gidilirken en kritik dönüm noktası ne olabilir?
Adayların isimlerinin açıklanması değil mi?
Bütün siyasi partiler işte tam o noktanın önünde görünüyorlar. Bazıları (CHP ile MHP) daha şimdiden belli yerlerdeki adaylarını açıkladılar; AK Parti de pek çok ilde kimleri aday göstereceğini bu hafta sonu kamuoyuyla paylaşacak.
İsimlerin aşağı-yukarı belli olduğu günümüz ortamında partilerin ‘ittifak’ arayışlarının sürmesini nasıl yorumlayacağız?
Yazım bu soruya cevap arıyor.
CHP genel seçimde birlikte hareket ettiği İYİ Parti, Ak Parti de MHP ile yerel seçimde de ‘ittifak’ yapmak için temasta. Daha önce CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile İYİ Parti lideri Meral Akşener buluşmuştu, dün de AK Parti lideri Tayyip Erdoğan ile MHP lideri Devlet Bahçeli bir araya geldiler. Partilerin müzakereci isimleri seçimde birlikte hareket etmeyi sağlamak üzere hemen her gün görüşüyorlar.
Süregiden temasların sebebi, büyükşehirler…
Arayış sürüyor
Önceki yerel seçimlerde AK Parti’nin fazla zorlanmadan kazandığı bazı büyükşehir belediyeleri bu kez tehlikede; dört yıl önce Ankara’yı ve İstanbul’u aslanın ağzından son anda kurtarabilmişti iktidar partisi. Bugünün şartları özellikle yerelde iktidarın o kadar lehine değil. İstanbul ve Ankara’nın kaybedilmesi ise, AK Parti açısından, ülke genelindeki iktidarını koruma savaşına da dönüşebilir.
MHP olmasaydı 16 Nisan 2017 referandumunu ve 24 Haziran 2018 seçimini kazanması zora girebilirdi AK Parti’nin…
Partiler bu seçimde de birlikte hareket etmek arzusundalar, ancak bu göründüğü kadar kolay değil.
Yalnızca yasal kısıtlamayı kast etmiyorum, o nasıl olsa aşılır; ancak yerel seçimin kendi özellikleri de partilerin birlikte hareket etmelerini zorlaştırıyor.
Mansur Yavaş bu seçimde simge bir isme dönüştü. ‘Ülkücü’ olduğunu gizlemeyen bir isim, aynı ilde MHP’den de CHP’den de belediye başkanı adayı olabildi ve iktidar partisini zorlayabildi; Yavaş‘ın bu seçimde de CHP ile İYİ Parti’nin ortaklaşa adayı olmayı beklediği biliniyor.
Olabilir de.
Ancak ortalıkta ideolojileri farklı partilerin üzerinde anlaşabileceği çok sayıda Mansur Yavaştürü politikacı yok. AK Parti’nin MHP’li veya MHP’nin AK Partili bir adayı ortaklaşa desteklemesi de, CHP ile İYİ Parti tek isim üzerinde uzlaşsa da o isim için tabanların hareketlenebilmesi de deveye hendek atlatmak gibi bir şey.
Gözler bu sebeple partili kimliği çok belirgin olmayan isimlerde…
Tayyip Erdoğan, birkaç kez, “Bize adaylık için gelenler yerine bizim kapısına gideceğimiz adaylarımız olacak” anlamına gelen cümleler sarfettiyse sebebi bu. Liderler arası görüşmelerde de, bu aşamada, artık isimler üzerinde durulduğunu düşünüyorum.
İyi de, o durumda, isimleri partilerinin adayı olarak kamuoyunun önüne atılmış kişiler ne olacak?
Liderler üzerinde anlaştı ve ortak aday olarak belirlendi diye, partilerin tabanları önlerine sunulan isimleri benimseyip oylarını verebilecekler mi?
Verebilirler de, vermeyebilirler de… Ya vermezler, seçmenleri de buna karşılık rakip parti/ler/in çıkardığı daha göz doldurucu bir adaya yönlenirlerse?
Bu seçim şimdiye kadar isimleri tartışılıp duranlardan çok farklı kişilerin belirlendiği beklenmedik adayların yarışmasına dönüşebilir.
Hatta, yukarıda isimlerini bolca zikrettiklerim dışındaki partilerin adaylarının bile şans bulabilecekleri bir seçim yarışına…
Halil Ürün böyle bir ortamda 1989 yılında Refah Partisi adayı olarak girdiği seçimde Konya’da belediye başkanı seçilmeyi başarmıştı. 1994 yerel seçimi de, Tayyip Erdoğan ve Melih Gökçek‘in beklenmeyen başarılarına sahne olmuştu.
Zaten, partiler de, bu havayı kokladıkları için, hala ‘ittifak’ kurma peşinde koşuyorlar.
Medya kazandırdığı gibi…
Medyadaki dengelerin iktidar lehine oluştuğunu unutmuş değilim. Toplumun haber alma kanalları tek yönlü işliyor ve referandum ve seçimlerin sonucunu belirlemede bunun ihmal edilmeyecek bir katkısı bulunduğu da ortada.
Ancak bu defa medya desteği tersine işleyeceğe benziyor. AK Parti’nin itibar ettiği medya kuruluşlarında birbiri ardına çıkan uyarı yazılarına bakılırsa, bir çok kalem desteğini şarta bağlamış görünüyor. Hepsinin gönlünde ortaya atılanlardan farklı isimlerin yattığı anlaşılıyor. Muhtemelen ekranlara sürülen isimlerin bazısının da makamlarda gözü var.
Tatminsizler ordusuyla karşılaşabilir iktidar partisi…
Daha da önemlisi, artık iktidar partisinin itibar ettiği kalemlerin diline de yansıyan, AK Parti tabanının da haberleri almak ve yorumlarından yararlanmak için tek yönlü işleyen medya düzeninden dışlanmış kaynaklara başvurduğu gerçeği var.
Saadet Partisi çizgisini desteklediği bilinen bir TV kanalının (TV 5) medyadan dışlanmış fakat hassas kamuoyunda itibarları süren bazı isimleri ekrana çıkarma hazırlığı haberi bu bakımdan önemli.
[Bu kanalın ‘yayıncı kuruluş’ diye anılan platformlara girmesi dengeyi muhalefet lehine değiştirebilir.]
Herhalde partilerin neden ‘ittifak’ arayışından vazgeçemediklerinin sebebini anlamışsınızdır.
Mecburlar da ondan."