• Haberler
  • Gündem
  • Yazarımız 23. Dönem Manisa Milletvekili Ahmet Orhan'dan Duygu Yüklü Bir Yazı

Yazarımız 23. Dönem Manisa Milletvekili Ahmet Orhan'dan Duygu Yüklü Bir Yazı

İktidar Olmak Mı?.. MHP Kuruluşunun 51.Yılını Kutluyor!

MHP ellibirinde, bense ülkücülüğün ellisindeyim...

Dile kolay yarım asır Kızılelma’mızın peşinde…

Neler görmüş, geçirmiş, nelere şahitlik etmişiz yarım asırda.
Nice yiğitler kara toprağa düştü ülkeyi koruma kaygısıyla...
Tabutluklarda, darağaçlarında, işkencelerle can verdi aslan gibi Aliler, Mehmetler, Mustafalar, Yılmazlar Kürşatlar ve Fıratlar.

Geride kalanlar, devlet bize bunu niye yaptı diye sorulara cevap ararken, imanı gevşek olan kimileri yeni ağalar buldu kapılanacak.

Kalanlardan kimilerimiz ya açlıktan ya işsizlikten ya da inançsızlıktan zayıf düştük ve dağıldık ayrı ayrı köşelere…

Velhasıl ötekileştirilmekten acı içinde seyreldik...
 

Toplum adi katil, dolandırıcı soyguncu ve vatan hainlerinin önünde ceketini ilikleyip arzı temenna ederken
adımız katile, mafyaya çıktı.

Gel zaman git zaman Özal gibi Demirel gibi istismarcıların sadakalarına muhtaç olup kemik yalayanlara şahit olduk.
Bu ahval ve şerait içindeyken Başbuğ çıktı geldi yeniden başlamak üzere kaldığımız yerden.

O küsmemişti devlete, elbette bizde...

Başbuğ talimat verdi her şey devlet için, Türklük için diye.
O önde biz ardında yeniden başladık kaldığımız yerden aklar düşmüş saçlarımız, zindanlarda çürümüş ciğerler ve teklemiş kalplerle bile olsa ama iman ve arzuyla.

Köksüz, dalsız ve budaksıların bile iktidar olması yüreklendirdi, tamam bu iş artık olacak, devleti idare edecek olgunluğa geldik derken içerden vurulduk, perşembeyi gördük ama mübarek cumaya kavuşamadık yine.

Bu sefer gardiyanımız da, bizi küreğe mahkum eden de en güvendiklerimizdi.

Başbuğ yine düştü önümüze ve kalanlarla devam ettik iktidar için yürüyüşümüze.

Başbuğumuz Türkiye’nin tüm iç ve dış sorunlarında otoriteydi oldu nasıl olsa, devlet bizi de artık bağrına basar, ona hizmet etmemize layık olduğumuz makamlarda imkan verir diye ümitli olurken bir de baktık ki yine hüsrandı bize düşen.

Her zaman olduğu gibi bize öğretildiği gibi devlet dedik, millet dedik, devlet ebet müddet dedik, velhasıl bağrımıza taş bastık vuslat başka bahara dedik...

Tüm gerçeği görsek de içimiz kan ağlamasına rağmen hiç itiraz etmedik tevekkülle aynı yola revan olduk...
Kalabalıklaştık ama biz hiç çoğalamadık…
Yine derdest edilen, uzaklaştırılan sevdiğinden, alay edilen oldu Ülkücüler...
Ya şimdilerde kimler var teşkilatlarda?
Sokaktan kimi tutup getirirlerse onlar mı?
Kim, kimi tanıyor?
Kimin, hangi kamu kurumunda ayakta kalma mücadelesi veren kalanlardan haberi var?
Kaç makam bahşettiğimiz yönetici bugüne kadar kaç ülkücünün elinden tutup bir yere getirmiş?
Ülkede yerel yönetimler desen ya kesesine hesapçı dolu ya da işbirlikçi hırsızlara...
Sokakta herkes, af buyur koyuyor bizi keriz yerine...

Eller rant derip, nam salarken bize düşense yine ve daima fedakarlık beka uğruna…
Son bir atımlık fişek kaldı elimizde, onu da sıkalım diye kafamıza...
Onun da üzerine ettiler necasetleriyle...

Sonuç mu?

Anadolu’da Türklüğün tasfiyesinin önündeki tek engel Ülkücülerdi ve mutlaka tüketilmeliydi...
12 Eylül ihanetinde Devleti ele geçirenler geldiğimiz noktada, iktidarımıza çeyrek kala bizi kırdı geçirdi...
2002 de uzaklaştırıldık menzilimizden...
2007 de intikam için iktidar olmalıydık ama olmadı, olamadı…

Liderin ifadesiyle “İktidara inanan100.000 Ülkücü” bulamamıştık…
Yanlış listeler, yanlış isimler miydi sebep?..

Sanmam, öyle olsaydı konjonktür çocukları olur muydu hiç iktidar!

Düşünün 2007 de iktidar olsaydık bugün sahnede olanların hangisi var olurdu?

Milletin bağrına dayayan hançeri ne bölücüler, ne Fetö ne de ötekiler olur muydu?..

Gelince 2011’e akıncılarımız, kolbaşılarımız ipeklere bürünmüş yalan hurilerle tuzaklara düşürülüp tasfiye edilince yeniden ve bir daha azaldık...

Biz azala azala tükendik...

Gizli eller bizi hedefimizden yeniden savurdu uzaklara.

Rüyadan öte kabusa doğru dönüşen bir film daha başladı hayatımızda...
Tükendik galiba demişken sardık yaralarımızı, sendeleyerek de olsa yeniden revan olduk yola...
2014’de yeni plan girdi vizyona tarlalarda toplanan yalan kurultayında…

Büyük düşün yalanıyla uyutula uyutula büyük bir planın girdabında yine, yeniden boğulmak istendik şeref bahşettiğimiz ellerde...

15 Temmuz, Demokrasi, Sistem derken bir de baktı ki geride kalmış 51 yıl.

Yolun başında, önümüzde yürüyenler bir bir gitti darül bekaya, çocuklar geçti orta yaşı, kocadı, orta yaşlılarımız çekildi köşesine...

1969 nere 2020 nere tam 51 koca yıl geçti hasretiyle Büyük Türkiye, Milliyetçi Türkiye sevdasının...

Allah’ım bizde mi yanlış yoksa Millet mi layık değil bizim büyük aşkımıza?

Ya Rabbi, bizim hikayemiz de bir Leyla ile Mecnun dramı mı olacak veya vuslat mukadder olup da yeni bir şahlanışın destanı mı olacak Türklüğün!

Ya İlahi senden niyazımızdır, Allah, Kitap, Bayrak, Türklük, Vatan diyen ve koca bir ömrü bu uğurda harcayan kullarına lütfü keriminle zafer bahşet, Üç Hilalli Sancağımızı yükselt en yücelere...

Amin, amin Velhamdüllihi Rabbül Alemin.

Bakmadan Geçme