Bugün Türkiye Devlet Bahçelinin TBMM MHP Grup Toplantısında yaptığı konuşmayla sarsılmıştır. Bahçelinin sarsıcı konuşmasının ana teması Yerel Seçimlere yönelik ittifak arayışlarına son vermek oluşturmuştur. Bahçeli, AKP kanadından gelen top yekûn menfi tavırların yarattığı hayal kırıklığı gerekçesiyle kendi göbeklerini kendileri kesmek şeklinde aldığı kararı Türk Milletine duyurmuştur.
Bu kararın alınmasının nedenlerini bir tarafa bırakarak ben, dikkatinizi 2002 erken seçimi öncesi yaşananlara çekmek istiyorum.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 7 Temmuz 2002 tarihinde, partisinin Bursa İl teşkilatının Keles ilçesinde düzenlediği 11. Kocayayla Türkmen Kurultayı'nda yaptığı açıklamada 3 Kasım 2002 tarihinde erken seçim yapılmasını istemişti.
Bahçelinin bu kararı almasında Almanya’daki ilginç bir buluşma neden olmuştu.
4 Temmuz 2002'de Doğan Medya Grubu'nun Frankfurt'taki baskı tesislerinin açılışına dönemin önemli siyasi aktörleri Recep Tayyib Erdoğan, Mesut Yılmaz, İsmail Cem ve Tansu Çiller katılmışlardı. Davet edilmeyen Devlet Bahçeli ülke yönetiminde Ecevit ve MHP'yi devre dışı bırakma planlarını yapıldığını tespitinden 3 gün sonra, 7 Temmuz'da erken seçim istedi. Şimdi birde Cumhur İttifakının kurulduğu günden 23 Ekim 2018’e gelinceye kadar yaşananlara bakacak olursak, Die Weilt Gazetesinin Almanya doğumlu muhabiri Deniz Yücel PKK propagandası yapmak ve terör örgütü üyesi olmaktan şubat 2017 de tutuklanmış, 18 yıl ağır ceza ile tutuklu olarak yargılanırken Almanya’nın baskıları sonucu mahkeme yapılmadan serbest bırakılarak sınır dışı edilmiştir.
Yine benzer bir şekilde ABD vatandaşı Evangelist Protestan Rahip Andrew Brunson terör örgütleri FETÖ ve PKK adına suç işlediği gerekçesiyle 9 Aralık 2016’da tutuklandı. ABD Başkanı Trump’ın uyguladığı ambargo ve baskılar sonrası 35 yıl hapis cezası istemiyle yargılanan papaz gizli tanıkların ifade değiştirmesi sonrası 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasıyla cezalandırılmış, ceza evi ve evindeki Tutukluluk süreleri göz önüne alınarak serbest bırakılmış, aynı gün Türkiye dışına çıkmıştır. Türkiyenin maruz kaldığı tehditlerin yurt dışı kökenli olduğunu gösteren bu iki stratejik tutuklunun teamüllerin dışında serbest bırakılmasından farklı olarak, yine başka bir gazeteci Suudi Arabistan rejim muhalifi Washington muhabiri Cemal Kaşıkçı’nın tüm dünyanın gözleri önünde olmasa bile bilgisi altında hunharca katledilişi de son derece dikkat çekicidir. Esas ilgi çekici olan ise ana muhalefet partisi liderinin partisinin grup toplantısındaki söylediği “Para yüzünden Kaşıkçının katillerini serbest bıraktılar” cümlesidir. Şu ana kadar bu iddiaya iktidar kanadından cevap verilmemiş olması da hayrete şayandır.
Kamuoyunda, tüm bu yaşananlar, ekonomideki dalgalanmalar, piyasalardaki tam anlamıyla yaşanan büyük durgunluk, döviz kurlarında ve faizlerdeki büyük artışlar Erdoğan başkanlığındaki AKP Hükümetinin çok sıkıştığı, bu cendereden çıkmak için tavizler verdiği kanaatini kuvvetlendirmektedir. Muhtemeldir ki MHP’nin Erdoğan’a kabul ettirdiği beka temelli hassasiyetlerinin yarattığı baskılardan kurtulmak için yerel seçimlerde ittifakın sürdürülmesi dâhil meclis gündemine getirdiği ceza indirimi, emeklilikte yaşa takılanlar ve son olarak andımız hakkındaki Danıştay kararlarında çok farklı düşünceler ifade edilerek tarihi birlikteliğe resmen son verilmemiş olsa bile ister istemez yerel seçimin kırıcı rekabet ortamında yaşamasını imkansız hale getirmiştir.
Sonuç olarak Bahçeli nasıl ki 2002 de erken seçim talebiyle MHP’yi meclis dışı bırakma pahasına DSP, YTP, ANAP ve DYP’nin hayatiyetine son verdiyse, bugünkü pozisyonda ısrar edilmesi halinde Erdoğan ismi ile özdeşleşmiş olan AKP’nin de sonun başında olduğunu görmek için müneccim olmaya gerek yoktur. Ancak son bir not olarak şunu ifade etmek isterim ki, Erdoğan bu güne kadar olan siyasi yaşantısında süratli manevra yaparak ilk bakışta taban tabana zıt görünen politika değişikliklerini sıkca yapabilen bir siyasetçi olduğunu göstermiştir.
Cumhur ittifakı vesileyle kazandığı Bahçeli ve MHP desteğinin kendisi için hayati öneme sahip olduğunu görüp, yeniden ittifakı tahkim etme yoluna girerse de şaşırmamak gerekir.