“Hesap yapmayacağız, çetele tutmayacağız, açık aramayacağız, eksik araştırmayacağız, yangından mal kaçırma yüzsüzlüğüne kapılmayacağız.” Devlet Bahçeli
Fikirlerine çok değer verdiğim ve kendisiyle birlikte aziz Türk Milletine hizmet etmiş olmaktan şeref duyduğum bir dava arkadaşımla yaptığım telefon görüşmesinde Milliyetçi Hareketin liderinin takip ettiği siyaseti kast ederek
—Başkanım neler oluyor Ankara’da diye sorduğumda verdiği,
—Liderimiz her zaman doğruyu yapar, merak etme Ülkemizin hayrına olacaktır, şeklindeki cevaptan çok da içime sinerek tatmin olmamıştım.
Sonra bir liste yaparak düşünmeye başladım.
Bizim için her şeyden önemli olan Milletimizin ve Devletimizin sonsuza kadar bu topraklarda özgürce yaşaması noktasında yapılanları en üste, 1. sıraya yazdım.
Türkiye’nin bölünmezliği için tehdit oluşturan Suriye’de bir Terör Devleti kurma arayışına karşı ortaya konulan
Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı Harekâtlarını da 2. sıraya..
Daha sonra Doğu Akdeniz-Kıbrıs,
Libya başta Somali, Sudan ve tüm Müslüman Afrika’da yapılanları da onun altına..
Bu kadar dış bela musibet ve fırsat yetmezmiş gibi onları aratmayan iç çalkantı, gerilim ve ihanet hareketlerini yazmaya başladığımda ise hangi birini en üste yazacağımı şaşırdım.
Gaflet, dalalet hatta ihanete varan hareketlerin yer aldığı bu listede neler vardı neler..
Dün olanları bir listeye, bu gün yaşanmakta olanları da başka bir listeye geçirdim.
O ikinci listeyi okuduğumda inandım ki elli yıldır binlerce insanının canına ve şehide mal olmuş ülkenin tüm kaynaklarını tüketen, tek olan milleti parçalara bölmeye kalkan terör ve her türden yerli işbirlikçisine rağmen ayakta kalan bir devleti dünyada hiçbir güç yenemeyecektir.
Tüm bunlar karşısında kimi zaman sendeleyip dursa bile yenilmeyen gerilemeyen ülke olmuştur Türkiye.
Külleri üzerinde kurulduğu İmparatorluktan aldığı yegane miras kırık-dökük kurumlar, yorgun ve bitkin savaşlar ardından kalmış insan varlığı içinde üflendiğinde alev alıp parlamaya hazır “devlet aklı” olan Türkiye Cumhuriyeti, atalarını da aşan bir mücadeleyi yapmak zorunda olan devletin adıdır.
İşte O Türkiye Cumhuriyeti 100 yıl sonra, 2023 yılına yepyeni bir ülke olarak girmeyi planlamıştır.
Bu konuda ilk olarak program yapan siyasi hareket Milliyetçi Hareket Partisi olmuştur.
2001 yılında kurulan AK Parti de iktidara gelir gelmez Türkiye için 2023 vizyonu ortaya koymuştur.
Netice itibariyle Cumhur İttifakını oluşturan her iki parti de Cumhuriyetimizin 100. yılı için Büyük ve Lider Ülke Türkiye Vizyonunu paylaşmaktadır.
Sayın Cumhurbaşkanının kendi iktidar döneminde yapılanları anlatırken sıklıkla telaffuz ederek sloganlaştırdığı ve şahsi söyleyişiyle de meşhur ettiği ifadeyle “nereden nereye” dedirtecek gelişmelerle ülkemizin 2023 yürüyüşü hız arttırarak devam etmektedir.
İşin aslına bakarsanız 100. yıl yürüyüşümüz bazen yavaş bazen hızlı, bazen aksak bazen uygun adımla 1923 den bu tarafa devam etmektedir.
Görünen o ki bu yürüyüş 2023’e kadarla kalmayıp sonsuza kadar da devam edecektir.
100. Yıl Yürüyüşünün Kolbaşçısı bellidir.
Onun adı aziz Türk Milletinden Cumhur İttifakının yarattığı güven ikliminde aldığı yetkiyi kullanmakta olan
Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan dır.
Fatih bellidir!
Çağımızın Akşemsettin’i de..
O ise “Kardeşlikle geçen Türk asırları yegâne güvencemizdir” sözleriyle tarihimize gönderme yapan, sistem kurucu, yol açıp istikamet verici kimliğiyle şimdiden Türklüğün yücelmesi uğrunda her ikbal ve arzudan vazgeçerek milletin kalbinde mutena bir yer edinerek tarihe geçen Milliyetçi Hareketin lideri Sayın Bahçeli’den başkası değildir.
Biz de Onun Ülküdaşları ve yol arkadaşları olarak üzerimize düşeni yapacak, liderimizin “Hedef Cumhuriyet’in yüzüncü yıldönümüne Cumhur İttifakı’nın birleştirici ve kaynaştırıcı ilkeleriyle ulaşmak, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin iyice yerleşmesine destek vermektir” talimatına sadık kalacak,
“Hesap yapmayacağız, çetele tutmayacağız, açık aramayacağız, eksik araştırmayacağız, yangından mal kaçırma yüzsüzlüğüne kapılmayacağız” emrine önce Ülkem ve Milletim sonra Partim ve Ben deyip tam olarak riayet edeceğiz.
Tanrı Türkü Korusun ve Yüceltsin.
Ne Mutlu Türküm Diyene!
Ahmet Orhan