Türkiye kabuk değiştiriyor.
Müslüman Türk dünyasının gerçek anlamda Lider Ülkesi Türkiye ekonomide eskisi gibi sadece toprağa dayalı bir ülke değildir.
Asırlar boyu dünyaya nizam vermek için devletin emrinde cepheden cepheye koşan insanımız Cumhuriyetle birlikte önce topraktan üretmeye fırsat bulmuş sonrada endüstrileşmenin temellerini atmaya geçmiştir.
Dünyanın kaymağını yiyerek refah içinde yaşayanların tamamının sanayileşmiş coğrafyaların olduğu dünyada artık Türkiye de vardır.
31 Ağustos itibariyle 2020 yılı ihracatımız 166 Milyar dolar seviyesinde olmasına rağmen içinde bulunduğumuz 2021 yılı ihracat rakamı % 25 gibi bir rekor artışla 207 Milyar 500 Bin Dolar seviyesine ulaşmış durumdadır.
Söz konusu ihracat rakamları içinde tarım ürünlerimizin oranı sadece % 13 olurken tarım dışı % 87 ve yalnız sanayi ürünleri ihracatımız ise genel ihracatımızın % 75,8’ini oluşturmaktadır.
Bu ihracat rakamlarına baktığımızda ülkemiz artık bir tarım ülkesi olma yerine tam anlamıyla sanayi ülkesi durumdadır.
Türk insanı becerisiyle bu ekonomik sonuçlarının elde edilmesinde birinci dereceden etkili olmuştur.
Kadınlarımız, erkeklerimiz artık günün 24 saati fabrikalarda üretmektedir.
İhracat ve iç tüketimin de artmasıyla her geçen gün daha çok insanımız fabrikalarda çalışmaktadır.
Milli gelirimiz 1Trilyon 581 Milyar( 188 Milyar 518 Milyon Dolar ) seviyesine ulaşmış durumdadır.
Ortaya çıkan bu ekonomik durumun doğurduğu sosyal değişimlerin olması da elbette kaçınılmazdır.
Geçmişte evinde sadece çocuklarına annelik yapmakta olan kadınlarımızın dahi her geçen gün üretime daha fazla katıldığı ülkemizde insanımız büyümeden daha çok pay talep etmektedir.
Maalesef Türk ekonomisi büyürken, büyümeyle aynı yönde adil bir paylaşımın olduğunu söylemek mümkün değildir.
Türkiye’de vatandaşlarımız arasındaki gelir dengesi her geçen gün az kazananlar aleyhine bozulmaya devam etmektedir.
Sözün kısası zengin daha zengin olurken, fakir daha fakir olmaya itilmektedir.
İşte bu gidişi durdurmanın, bir nebze olsun işçilerin lehine onarmanın yolu, onların ücretlerine enflasyon oranı dışında refahı arttıracak “gelir denge payı” ilave etmektir.
Çalışanlar için adil paylaşımı sağlam temellere oturtacak ve insan onuruna yakışan yegane yol sendikalaşmaktan geçmektedir.
Ne yazık ki toplamı 14.5 Milyon olan sigortalı çalışanlarımızın içinde 2021 tarihi itibariyle sendikalı çalışan sayımız 2 milyonun biraz üzerindedir.
Rakamlardan da anlaşılacağı gibi işçilerimizin yalnız çok az bölümü sendika üyesidir.
Türkiye’de İşçi-işveren arasındaki toplu görüşmelerden yararlanabilen şanslı işçilerimiz asgari ücret ile onun biraz üzerindeki rakamlardan oluşan ücret makasının dışında kalmayı başarmaktadır.
Türkiye’ye yayılmış çok sayıdaki sanayi işletmesinde çalışanlar hali hazırda yukarıdaki rakamlar istikametinde sendikasız çalışmaktadır.
Hatta asgari ücret ve sigortalı olmayı bir şans olarak kabul etmektedir.
Ancak kurumsallaşmış işyerlerinin sayısı arttıkça yıllarca aynı işyerlerinde çalışanların sayısı da artmaktadır.
Özellikle kurumsallaşmış şirketlerde işçiler sendikalar etrafında örgütlenmeye başlamıştır.
Ülkemizde neredeyse tüm işverenler sendikalaşmanın karşısında olabildiğince direnmekte, sendikayı işyerlerine sokmamak için her yola başvurmaktadır.
Artık büyük bir sanayi kenti olan Turgutlu’da da böyle bir olay yaşanmaktadır.
Yıllardan bu yana Turgutlu’da yaşayanların yoğun olarak çalıştığı Abalıoğlu Tavukçuluk İşletmesinde Hak-İş Konfederasyonuna bağlı Öz-Gıda İş Sendikasının üye kaydı yapması sonrası bu harekete öncülük ettikleri değerlendirmesiyle işverenin 15 çalışanını işten çıkardığı bilinmektedir.
Turgutlu’da şimdilik bir temsilcilik açan Öz Gıda İş Sendikası kısa bir süre içinde yüzlerce işçiyi üye yapmış hatta Abalıoğlu’nda toplu görüşme için Çalışma Bakanlığından yetki talebinde bulunmuştur.
Yetki konusunda süreç işlemekte olup yakın bir gelecekte sendikaya bu hak bakanlıkça yasa gereği verilecektir.
Yapılacak toplu pazarlık sonucunda Abalıoğlu çalışanları daha iyi ekonomik ve sosyal haklara kavuşacaktır.
Ülkemizdeki bir türlü istenen seviyeye ulaşamayan sendikal hareketin işveren karşısındaki güvencesi kendi üyeleri ve yasalardır.
Geçmişte işyerlerini yakan, ekonomik anlamda ekmek teknelerini batıran anarşist sendikacılık örneklerinden korkarak sendikalaşma karşısında direnen patronlara karşı sorumlu sendikacılık anlayışı ve yasalar sayesinde her geçen gün sendikalaşan işçi sayımız artacaktır.
Abalıoğlu’nda yaşanmakta olan süreç hakkında bilgi almak için bir araya gelme fırsatı bulduğum Öz-Gıda İş Sendikası teşkilatlanmadan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Tevfik Ali Hançeroğlu ve aynı sendikanın örgütlenme daire başkanı Sayın Göksel Şengün’den işçi hemşerilerim için güzel haberler aldım.
Turgutlu’da temsilciliği bulunan sendika her gün artan sayıda üye yazımına devam etmekte olup yakın bir gelecekte toplu sözleşme hakkını Abalıoğlu dışında da bir çok işyerinde elde edileceği bizzat sendika yetkilileri tarafında ifade edilmiştir.
İnşallah yapılacak toplu sözleşmeler sonrası insanlarımız iş güvencesine kavuşacak, daha iyi ekonomik ve sosyal haklarla çalışma şansına ulaşacaklardır.
Turgutlumuzda ve bölgemizdeki diğer ilçelerde bulunan kendi alanlarına giren iş yerlerinde sendikalaşma için heyecanla çalışan Öz-Gıda İş yetkilileri Sayın Hançeroğlu ve Şengün’e, işçi hemşerilerim adına teşekkür ediyor ve başarılar diliyorum.