Ahmet Orhan

Bağ Bozumu ve Kurtuluş Şenlikleri

Ahmet Orhan

EYLÜL

Temmuz ve Ağustos ayları Türk’ün zafer aylarıdır.

Tarihimizde önemli sonuçları olan birçok savaş bu aylarda gerçekleşmiştir.

Eylül ise yakın tarihimize “Kurtuluş Günleri” olarak yerini almıştır.

Bin yıl sonra kendilerini Bizans mirasçısı ilan eden Yunan işgaline maruz kalan Anadolu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde üç yıla yakın süren işgal ve zulme 10 günün sonunda son vermiştir.

Eylül’ün ilk on günü bu nedenle tarihimize kurtuluş günleri olarak geçmiştir.

Batı Anadolu’yu işgal eden Avrupa’nın şımarık çocuğu, ağababalarının destek ve himayesinde Osmanlının yıkıntıları üzerinde Y-Bizans rüyasını hayata geçirmeye kalkmış büyük zulümlere imza atmıştır.

Maalesef yüzyıllarca Türk’ün hoş görüsüyle yaşayan Rumlar işgal günlerinde Müslüman komşularının ırz ve namusu başta olmak üzerine her şeyine göz dikmiş büyük acılara sebep olmuştur.

30 Ağustos sonrası başlayan büyük süpürme hareketinin önünden kaçarken bile bu onursuz güruh yıkmaya ve yakmaya devam etmiştir.

Ama akıbetleri ise, yerli işbirlikçilerini de yanlarına alarak İzmir Limanında demirli gemilerle atalarımızdan bize emanet kalan Anadolu topraklarının terk edilmesinden öteye geçememiştir.

Bu vesileyle başta kurtarıcımız Gazi M.Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere canları pahasına zor şartlarda mücadele eden kadın-erkek, asker-sivil, çocuk-yetişkin tüm kahramanlarımıza fatihalarla şükranlarımı sunuyor aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum.

BAĞ BOZUMU

Üzüm, Dünyanın en sevilen ve ünlü türü olan “Çekirdeksiz Üzüm-Sultaniye” adıyla Manisa ile özdeşleşmiş bir meyvedir.

Üzüm tarımı için yerkürenin en elverişli iklim kuşağı üzerinde bulunan ülkemiz, asmanın gen merkezi olmasının yanı sıra son derece eski ve köklü bir bağcılık kültürüne de sahiptir. Anadolu 'da bağcılık kültürünün tarihi oldukça eskidir. Yapılan arkeolojik kazılardan Anadolu 'da bağcılık kültürünün M.Ö. 3500 yılına kadar dayandığı saptanmıştır. 

Bu gün için sanayileşme nedeniyle eski ağırlığı kalmamakla birlikte tarih boyunca Gediz ovası ile Bozdağ eteklerinin batı uçunda yer alan Turgutlu da en önemli sultaniye üretici olmuştur.

Bağcılık, yarattığı topyekûn etki sebebiyle kentimizde üretimden eğlenceye tam anlamıyla hayatımızı etkileyen bir unsur olmuştur.

Alın teriyle verilen emekler sonucunda olgunlaşan üzümün hasadının yapıldığı Ağustos-Eylül ayları kutlamaları ve eğlenceyi de beraberinde getirmiştir.

Kentleşmenin sonucunda ürün elde etmenin memnuniyet göstergesi olarak ortaya çıkan eğlenceler günümüzde Bağ Bozumu Şenlikleri şeklini alarak daha geniş kitlelerin duygu paylaşımına zemin hazırlamıştır.

Bu yıl Turgutlu Belediyesi tarafından “Bağ Bozumu ve Kurtuluş Şenlikleri”nde 1 Eylül tarihi “Abdal Kültürleri Gecesi” olarak belirlendiğini memnuniyetle gördüm.

Bana göre verilen isimde hata olmakla birlikte(Abdal-Türkmen Kültür Gecesi ifadesi daha uygun olurdu) Abdal-Türkmen geleneğinin en güçlü temsilcilerinin bulunduğu Turgutlu’da geleneksel çalgılarımız davul ve zurnanın ihya edileceği bir gecenin düzenlenmiş olması son derece heyecan vericiydi.

Aslında böyle aktivitelerin düzenlenmesi ve özellikle zurnada Turgutlu’yla özdeşleşmiş üslubun tanıtılmasının önemine dair fikirlerimi çoğu kez şehrimizin usta sanatçısı Muharrem Sargın ile paylaşmış olmama rağmen ancak bu yıl bir geceyle olsa bile zurna ve davulun yer aldığı Abdal kültür gecesi düzenlenmesi çok yerinde olmuştur.

Aziz milletimizin bir temsilcisi olarak hiçbir zaman davet edilmediğim şenliklere Türkiye’nin en ünlü zurna ustaları olan başta Fuat İlbey olmak üzere Işık, Serdar Soğukkuyu kardeşler ile genç yetenek klarnet sanatçısı Mert İlbey’i dinlemek ve onlara destek olmak için 15 Temmuz Demokrasi Şehitleri Alanında eşimle birlikte yerimi aldım.

Muhteşem bir gece oldu.

Ne yazık ki bu gecede programları olması nedeniyle ustalar Muharrem Sargın ve Musa Girgindavulcu’yu izleyemedik.

Zurnada Peşrev Olmaz atasözüyle haksızlığa uğrayan ata çalgımızda nelerin olabileceğini bize gösteren, zurnanın kendine has, ruha işleyen, gönülleri titreten sesiyle icra edilen çok güzel bir konsere şahit olduk.

Bu vesileyle gecenin fikir babası olan Muharrem Sargın’a, gecenin tertipleyicisi, her birinin ayrı programları olmasının yarattığı zorluğa rağmen ünlü ustalarımızı doğduğu topraklarda bir araya getiren sevilen müzisyen Murat Sargın’a ve bu gecenin yapılmasına imkan tanıyan maddi-manevi destek veren Belediye Başkanı Sayın Çetin Akın’a takdir ve tebriklerimi sunuyorum.

Ayrıca Sayın Başkanın öncelikle davul zurna sanatçılarımıza öğretici-sanatçı olarak imkan verilmesi halinde, müzik geleneklerimizin yaşatılmasında çok büyük katkılar yapacağına inandığım Müzik Okulu projesini hayata geçirmesi yolunda başarılar dilerim.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları