Ahmet Orhan

Gençlerle Başbaşa

Ahmet Orhan

Türkiye’nin batı karşısındaki en büyük üstünlüğü, sahip olduğu genç nüfustur.

Yaşlı Avrupa’da nüfus artışı sıfır hatta artma bir yana azalma yönünde yani kısaca (-) dir.

Türkiye’ye sığınmış olan sayıları her geçen gün artan Suriyelilerde görülen rekor nüfus artışı konumuz dışıdır.

Bu konudaki görüşlerimi merak edenlerin Suriyeli sığınmacılarda görülen yüksek doğurganlığa da değindiğim Türkiye’deki Suriye (https://haberkasaba.com/yazar/ahmet-orhan/2/) başlıklı yazımı okumalarını tavsiye ederim.

Ülkemizdeki genç nüfus, 82 Milyona dayanan toplam nüfusumuzun 2018 yılı itibariyle yaklaşık yüzde 16’sını oluşturarak 13 Milyona dayanmış durumdadır.

Bu sayı Türk milletinin geleceği bakımından memnuniyet verici olmakla birlikte beraberinde dev gibi sorunları da getirmektedir.

Söz konusu sorunların başında eğitim ve işsizlik gelmektedir.

Türkiye özellikle Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren eğitime önem vermiş olmasına rağmen bu alandaki sorunlarını tam anlamıyla çözebilmiş değildir.

Okullaşma oranında sayısal anlamda tatmin edici seviye yakalanmış olmasına rağmen içerik anlamında ne uluslararası normlar ne de milli ölçekte olması gereken düzey yakalanamamıştır.

Maalesef Türkiye, çeşitli eğitim sistemleri arasında gidip gelmekten öteye her kesimin üzerinde uzlaştığı bir milli eğitim modeli oluşturamamıştır.

Türkiye’nin eğitim problemlerinin tartışmasını işin uzmanlarına bırakarak içinde bulunduğumuz günlerde Üniversite tercihlerinin yapıldığını göz önüne alarak bu hususta aynı yollardan geçmiş biri olarak düşüncelerimi Yüksek Öğretim Kurumları Sınavına (YKS) katılan sayıları

2 Milyon 446 Bin olan gençlerimiz için kaleme almak istiyorum.

Türk Milleti asker millet olmasının etkisiyle genç erkeklerimizin anacak askerlik görevini yaparak olgunlaşıp başta ailesi ve vatana millete faydalı olunacağına inana gelmiştir.

Bildiğiniz gibi o eski zorunlu askerlik yükümlülüğü ortadan kalkmış en azından böylesine bir işlevi yerine getirmesi mümkün olmayan yepyeni bir sistem yasalaşmıştır. 

Türk Milletinin yine çok önem verdiği bir kurumda Üniversiteler olmuştur.

Eğitimini en üst seviyeye taşımak isteyen gençlerimiz için muhteşem bir seçenek üniversiteli olmaktır.

Üniversiteye girmek için tercih yapmakta olan sevgili gençler, öncelikle arzularınız, hedefiniz olsun. Tabi yanı sıra bunu hayata geçirecek irade ve kararlılığınız olsun.

İnsanın sevdiği mesleği seçmesi ve onu yapması başarı dolu bir hayat için en kısa yoldur.

Bazen insanların mecburen girdiği yoldan da başarıya ulaşması mümkündür, yanında belki mutluluğu da yakalayabilir. Ancak unutmayalım ki gönülsüz bir insan-iş ilişkisinden çoğu kez iyi sonuç elde edilemez.

Tüm bunların üzerinde hayatta ne olursanız olun ama yaptığınız mesleğe saygınız olsun. Sevginiz tutku düzeyinde olmasa bile sahip olacağınız saygı sizi mutlaka güzel yerlere getirecek, Tanrıya verdikleri için şükretmenizi sağlayacaktır.

Hangi mesleği seçerseniz seçin ama mutlaka en iyisi olmak için çaba gösterin.

İnsanın onurlu bir şekilde yaşamak için icra edeceği her meslek kutsal, her iş övülmeye layıktır.

İnsanların hakkına tecavüz ederek onların hayattan alacakları paya göz dikmek kadar aşağılık bir yaklaşım olamaz ve kesinlikle lanetlenilmelidir.

Hayatta hedefiniz köşe dönmek değil, insan olarak insanca yücelmek olsun.

Ayrıca siz bakmayın o enternasyonal, kimliksiz tavsiyelere bir atasözümüzün dediği gibi “Ağaç, ağaç içinde büyür”,insanlarda ancak kendi halkıyla ilerler, gelişir. Mutluluğu öncelikle yurdunuzda arayın, bu konuda ısrarlı olun. Ne olursa olsun ailenize ve ülkenize, milletinize karşı olan yükümlülüklerinizi aklınızdan hiç çıkarmayın. Aksine davrananların yıllar sonra yaşadığı pişmanlıklar ortadadır.

Konuya bir örnek verecek olursak dünyanın en kalabalık ülkelerinin başında yer alan Çin’de insanların büyük çoğunluğu dinsiz olmasına rağmen ailelerine büyük bir sadakatle bağlılıkları dikkat çekicidir. Çocukları her ne surette olursa olsun ebeveynlerine gereken ilgiyi göstermekten kaçınmazlar. Büyük sanayi kuruluşlarında yatılı çalışan Çinliler kırsalda yaşayan ailelerinin ihtiyaçlarını karşıladıkları gibi buldukları her fırsatta onları ziyaret ederler.

Çocukluğumda izleme fırsatını bulup, hafızamda derin izler bırakan şimdi ismini hatırlayamadığım bir kişiyi siz gençlerle paylaşmak istiyorum.

Turgutluda kanalizasyon sistemi rahmetli Özal döneminde 1984 sonrasında ANAP’lı belediyeler eliyle yapıldı. O zamana kadar evsel atıklar ve lağımlar fosseptik çukurlarında toplanıp zaman zaman boşaltılmaktaydı. Bu işlem daha sonraki yıllarda vidanjörlerle yapılmasına rağmen çocukluk yıllarımda fosseptikler insan eliyle temizlenmekteydi.

Kasaba’da bu işi ucunda birkaç kilogramlık kapasiteli boş konserve tenekesi çivilenmiş uzun sayılabilecek bir sopadan ibaret gereç yardımıyla yapan bir kişi vardı.

Onun dışında kimsenin bu işi yaptığını hatırlamıyorum.

Çocuk aklımla bu adamı omzunda pisliğe daldırılmış iş gereciyle her gördüğümde tiksinti duyardım. Yıllar sonra bakmak zorunda olduğum, sorumluluğunu taşıdığım bir ailem ve destek olmak durumunda bulunduğum anne-babaya sahip olduğumda kimsenin yapmak istemediği bu işi yaparak aslında ne kadar övülmeye layık bir adam olduğunu anladım.

Bunu kavradığımda artık benim için şerefle yapılan her meslek ve erbabı baş tacı olmuştu.

Netice olarak ciddiyetle, dürüstçe yapılan her meslek muteberdir. Önemli olan en iyisi olmak için çabalamaktır.

Sevgili gençler umarım gönlünüzdeki üniversitede en çok istediğiniz bölümde öğrenim görür, hayallerinize kavuşursunuz.

En çok istediğiniz değil de diğer seçeneklerden birini değerlendirmek durumunda kalırsanız da dileğim, kısa sürede iyi ki buradayım demenizdir.

Hepinize bol şanslar diliyorum.

Yazarın Diğer Yazıları