Ahmet Orhan

Uygarlık ve Şehir

Ahmet Orhan

Uygarlık ve görgü kavramlarını çoğu kez yan yana kullanırız. Bu iki terimden uygarlık veya medeniyet kelimesinin zihnimizde yarattığı; Kültürlü, eğitimli, görgü kurallarına uyan insandan başka bir şey değildir. 

Görgü ise insanların toplum hayatı içinde yaşamasını kolaylaştıran ve saygı, sevgi görmesine neden olan kurallardır.

Görgü, nezaket ve saygı kurallarına tam bir riayet ise toplumları bir arada, mutluluk içerisinde yaşamasını mümkün kılar. Bu kurallara uyan toplumlar ise UYGAR toplum olma hüviyetine sahip olurlar.

Bir toplumun uygarlık seviyesini belirleyen çok basit eylemlerden oluşan bir liste yapmak elbette mümkündür.

Öncelik sırasına koymadan bazılarını yazacak olursak,

1.Şehir içinde klakson çalmaya ihtiyaç duymadan araç kullanmak,
2.Karşıdan karşıya geçen yayalara mutlaka öncelik vermek,
3.Yağmur yağdığında su seviyesini geçmeyecek mazgallar inşa etmek,
4.Her yaşta insanın kolaylıkla kullanabileceği kaldırımlara sahip olmak,
5.Şehrin sokaklarında yüksek sesle müzik çalan araçlarla anlamsız turlar yapmamak,
6.Dikkat çekmek amacıyla araçların egzozlarını gürültü çıkaracak hale getirmemek, 
7. Şehrin anons sisteminden yapılan yayınların anlaşılır ve temiz bir dille ve uygun saatte halka ulaşmasını temin etmek,
8. Yeterli sayıda ve uygun konumda araç park yeri üretmek,
9. Her ne surette olursa olsun insanların kullanımına ayrılmış kaldırımları işgal etmemek,                                                                   10.Yöneticilerin halktan kopmadan yaşayabilmesi, marketten alışverişini kendisi yapabilmesi, mütevazi şekilde yaşayabilmesi.
11. Özellikle halkın oyuyla seçilen yöneticilerin "Beğenmiyorsan s.ktr git" diyen insanların olmaması, herkesin yaşama ve eleştiri hakkına saygı duyulması, 
12. Halkın ev ve iş yerleri dışında sosyal hayata katılımını kolaylaştıracak, yeşil alanlar, dinlenme ortamları, tuvalet, emzirme odaları gibi ihtiyaç giderme mahallerini oluşturmak ve gerekli evrensel kaliteyi temin etmek, uygarlık ölçütlerinden bir bölümü olarak sayılabilir.

Bu listeyi herkes kendi önceliklerine göre çoğaltabilir.

Şimdi ben, siz değerli okuyucuları bu ölçütlere yaşadığımız şehirde ne kadar uyulduğu konusunda değerlendirme yapmaya davet ediyorum.

Yapacağınız değerlendirme sonucunda bu liste ve daha fazlasına uyulduğunu düşünüyorsanız uygar bir şehirde yaşıyorsunuz demektir, yok aksi durum söz konusuysa uygarlık konusunda sınıfta kalmış bir şehirde yaşadığınızı kabul etmek durumundasınız.

KALDIRIMLAR

Turgutluda yaşanan tartışmalar nedeniyle uygarlık ölçütü olarak şehrin kaldırımlarını ele alacak olursa bilinmeyen bazı hususlara değinmekte fayda var.

Kaldırım yüksekliği açısından konuyu basit formülle ifade edecek olursak “Kaldırım Yüksekliği ve Uygarlık İlişkisi” ters orantılıdır!

Yani kaldırım yüksekliği “sıfır”a doğru azaldıkça uygarlık seviyesinin yüksekldiği evrensel bir kabuldür. 

Günümüzün en uygar toplumlarında kaldırımlar araç trafiğinden kaldırım taşlarıyla ayrılmamaktadır.

Ülkemizde de birkaç şehirde bordürsüz kaldırım uygulama arayışları söz konusudur.

Başka bir deyişle belediye başkanlarının kaldırımları genişleterek övünmesi demode olmuştur.

Onun yerine takdir görmek istiyorlarsa bir çizgi ile belirlenmiş olsa bile yaya kullanımına ayrılmış olan kaldırımlara işgali önlemeleri yerinde olur.

Yazımızı üstad Necip Fazıl’ın kaldırım şiiri ile bitirelim.

Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi; 
Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.
Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi; 
Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır

Yazarın Diğer Yazıları