Haşim Karataş

Eğitimde Disiplin ve Değerlerin Kaybı:Toplum Nereye Gidiyor?

Haşim Karataş

Ülkemizde eğitim sistemi her geçen gün daha da zayıflıyor. Okullarımızda disiplin kalmamış, öğretmenler eğitim vermekten çok, sınıfta düzeni sağlamakla uğraşıyor. Öğrenciler arasında saygısızlık ve disiplinsizlik artık normalleşmiş durumda. Veliler ise çocuklarının akademik başarısına odaklanmış; ancak onları gerçek hayata hazırlayacak değerleri ve ahlaki eğitimi göz ardı ediyorlar. Çocuklarımız, sadece bilgiyle değil, aynı zamanda hayata dair temel değerlerle donatılmalı. Ancak bu şekilde toplum olarak sağlıklı bir nesil yetiştirebiliriz.

Bugün ne yazık ki, eğitim sistemimiz sadece sınav odaklı ve gençleri sadece bilgi yığınına boğan bir yapıya sahip. Ancak iyi bir eğitim sistemi, gençlere hayat boyu rehber olacak ahlaki ve insani değerleri de öğretmelidir. Disiplin, saygı, yardımlaşma gibi kavramlar sadece okul kitaplarında kalmamalı; sınıflarda ve toplumun her alanında yaşatılmalıdır. Öğrenciler, bilgiyi ezberlemek yerine, onu anlamlandırarak, sorgulayarak ve tartışarak öğrenmelidir. Ancak maalesef, mevcut eğitim sistemimiz bunu sağlamaktan çok uzak.Medyanın Yıkıcı ve Yozlaştırıcı Etkisi

Televizyon ekranlarına baktığımızda, toplumu yozlaştıran, ayrıştıran ve şiddeti normalleştiren programlarla dolu olduğunu görüyoruz. Dizilerde sürekli şiddet, entrika ve yasak aşk sahneleriyle karşılaşıyoruz. İnsanlar, bu içeriklerle hem vakitlerini harcıyor hem de toplumsal değerlerden hızla uzaklaşıyor. Sabah programları ise daha da tehlikeli; insanların en hassas duygularını istismar eden, kavgayı ve nefreti körükleyen programlar, toplumsal barışı tehdit ediyor.

Bu tür içeriklerin toplum üzerindeki etkisi düşündüğümüzden çok daha büyük. Gençlerimiz bu programlarla büyüyor, karakterlerini ve hayata bakış açılarını bu içeriklerle şekillendiriyorlar. Sonuç olarak, kendine rol model olarak şiddeti ve hileyi seçen, ahlaki değerlerden uzak, sadece menfaat peşinde koşan bir nesil yetişiyor. Medyanın toplumu bilinçlendirmek, eğitmek ve doğruyu göstermek gibi bir misyonu varken, ne yazık ki bugünkü durumda bu misyondan çok uzak bir tablo çiziyor.

Para ve Menfaatin Egemen Olduğu Bir Toplum

Toplumumuzda paranın ve menfaatin her şeyin önüne geçtiği bir dönemi yaşıyoruz. İnsanlar, kişisel çıkarları uğruna her türlü değeri göz ardı edebilecek hale geldi. "Ne pahasına olursa olsun kazan" anlayışı, toplumun her kesimine sirayet etmiş durumda. İş ahlakı, vatan sevgisi, toplumsal sorumluluk gibi kavramlar, menfaat ve güç karşısında hızla değer kaybediyor.

Her köşe başında, sosyal medyada ve ekranlarda, başarıyı sadece maddi kazanç ve güç olarak gören bir anlayışla karşı karşıyayız. Gençler, zengin olmayı, lüks içinde yaşamayı bir başarı ölçütü olarak kabul ediyor. Ne yazık ki bu zihniyet, toplumun sosyal ve kültürel yapısını da derinden sarsıyor. İnsani değerler, saygı, hoşgörü ve yardımlaşma gibi kavramlar, bu tablonun içinde kaybolup gidiyor.

Sorumluluk Kimde?

Tüm bu tablo karşısında suçlu kim? Siyaset mi, medya mı, eğitim sistemi mi? Aslında hepsi bir zincirin halkaları. Bir toplumun yapısı, siyasetinden, eğitim sistemine ve medyasına kadar her alanında kendini gösterir. Eğer bugün siyasi yapımızdan şikayetçiysek, medyanın yozlaştırıcı etkilerinden rahatsızsak, eğitim sistemimizin yetersiz olduğunu düşünüyorsak, bu durumun sorumlusu yalnızca bu kurumlar değil, aynı zamanda bizleriz.

Toplum olarak, çocuklarımızı nasıl yetiştirdiğimiz, onları ne tür değerlerle donattığımız, toplumsal olaylara ne kadar duyarlı olduğumuz gibi konularda kendimizi sorgulamalıyız. Eğer bizler, “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” mantığıyla hareket edersek, siyasetten ve toplumsal yapımızdan yakınma hakkımız olabilir mi? Kendi çıkarını her şeyin önünde tutan bir toplum, sonunda kaçınılmaz olarak bu tür bir yozlaşmanın içine düşer.

Kurtuluş Eğitimde: Yeni Bir Eğitim Modeli

Peki, çözüm ne? Bu ülkenin kurtuluşu eğitimde yatıyor. Türk milletine yakışan, kültürel değerlerimize uygun, gerçek İslam ahlakıyla yoğrulmuş bir eğitim sistemine ihtiyacımız var. Çocuklarımız sadece bilgi değil, ahlak, sevgi, saygı ve hoşgörü öğretecek bir sistem içinde yetişmelidir. Ancak bu şekilde geleceğimizi güvence altına alabiliriz.

Öncelikle eğitim sistemimizi baştan sona gözden geçirmeli ve çağın gereklerine uygun hale getirmeliyiz. Eğitimde kalıplaşmış, ezbere dayalı anlayıştan vazgeçip, gençlerimizi özgür düşünebilen, sorgulayan ve topluma faydalı bireyler olarak yetiştirecek bir sistem kurmalıyız. Öğretmenlerin ve velilerin de bu süreçte daha bilinçli ve aktif rol alması şarttır. Ancak bu şekilde, tarihine, kültürüne ve atalarına layık bireyler yetiştirebiliriz.

Geleceğimiz Çocuklarımızın Ellerinde

Toplum olarak, bu karanlık tabloyu değiştirmek bizim elimizde. Eğitimde köklü bir reform yaparak, gençlerimize geleceğin umudu olabilecek değerler aşılayabiliriz. Unutmayalım, bir toplumun kaderi, o toplumun yetiştirdiği evlatlarının elindedir. Bugün doğru bir eğitim sistemi ile geleceğimizi şekillendirecek bireyler yetiştirmezsek, yarın daha büyük karanlıklar içinde kaybolabiliriz. Şimdi, geleceğimizi aydınlatmak için harekete geçme zamanı!

Selam ile..

Haşim KARATAŞ

Yazarın Diğer Yazıları