Haşim Karataş

En ufak bir eleştiriye tahammülü olmayanlar, beni ve bizleri temsil edemez!...

Haşim Karataş

Yöneticiler, Vatandaşı takip etmeyi bırakıp, İşinize bakın!...

Yazıma biraz öngörü, biraz nasiat ve biraz tebessüm eklemek ve bu şekilde başlamak isterdim. Ancak bir kaç gün önce bizzat yaşadığım ve tanıklık ettiğim bir olay karşısında şaşkın olduğum gibi birazda kırgınım. Kırgınlığım yapılandan ötürü değil kırgınlığım bizim seçtiklerimizin bizlerin oylarıyla mevki ve makam sahibi olanların kendilerini seçenlerin en ufak eleştirilerine bile tahammülleri olmamalarıdır.

Sevgili dortlar çok kıymetli takipçi ve okurlarım. Sizlerinde malumu olduğu üzere bizler gece gündüz demeden siyasetçilerimize destek ve  onların bu ülkeye bu vatana gerek ülkemizde gerek ulusalda gerekse yerelde verimli birer siyasetçi olmaları için farklı farklı siyasi görüşlere sahip olasakta her zaman dpoğru yapılanlardan övgüyle bahsediyor yanlışları eleştiriyoruz. Buda bizlerin birere seçmen olarak en doğal ve Anayasal hakkıdır.

Malsef kendini bilmez bazı guruh, eleştiriye kapalı, temsilciler alt üst hiç fark etmez tamamen duygusuz ve duysarsız olma yolunca hiç vakit kaybetmiyor.Vatandaşına kendi seçmenine tahammülü olmayan, eleştiriye kapalı, yönetici ve temsilciler istemiyoruz.

Kendisini seçen, seçtiren, seçilmesi için çaba sarfeden, gönül vermiş, emek vermiş insanları bir kanera bırakıyorum.

Bunun aksine mualif de olabilir, her ne olursa olsun. Aynı şehirde aynı havayı soluyor isek, aynı sudan içiyor ve aynı duygu ve düşünceler ile yaşadığımız şehre hizmet ediyor isek hada az yada daha fazla o da fark etmez herkesin konuşmaya eleştirmeye hakkı vardır. 

Geçtğimiz günlerde  Manisa büyükşehir belediyesi avukatları yememişler içmemişler, Vatandaşlar sosyal medyada ne paylaşmış onları takip edip incelemişler bunlardan bir taneside özellikle benim ya arkadaş sizin başka yapacak işiniz gücünüz yokmu. Bu millet sizden özel hayatlara müdahale etmenizi istemiyor bu millet sizden hizmet istiyor hoş görü istiyor. Tatlı dil güler yüz bekliyor.

Vatandaşın sorunlarına çare olmak sorunlarının dahada fazlalaşması için uğraşan bunun için ayrı bir efor ve emek sarfeden yönetici, temsilci ve onların yamaklarını istemiyorum, istemiyoruz.

Bakın yönetici arkadaşlar, burada yaşanan olayı açmak ve sizi daha fazla rencide etmek istemiyrum. Sizler artık aklınızı başınıza alın bakın yerel seçimler yaklaşıyor iş yapın elinizde ki işleri tamamlayın vatandaşlar uğraşmak yerine vatandaşın sorunlarına çare olun.

Benden söylemesi, Demem o ki!...

Sevgi; canlı varlıkların ana kaynağı ve temel taşıdır. Özellikle de canlı varlıklar içerisinde kainatın yaratılış sebebi olan insanoğlunun olmazsa olmazıdır. Sevgisi olmayan ve sevgi beslemeyen insan, insan değildir hele de örf ve adetlerimiz içerisinde önem arz edenlerden ve dikkat edilmesi uzak durulması gerekenlerden birtanesi,  ''kin ve nefreti kendine şiar edinmiş insanlık duygusundan uzak insanlık nedir bilmeyen ehli keyf sahibi kendini bir halt sananlardır.

Bizim seçtiklerimizin, bizi takip etmelerini, istemiyoruz!

Özel hayata saygı diye bir şey var.

İnsan fıtratında var olan hususlardan yani özelliklerden biri de istemek yada istememek duygusudur. Kişisel duygu ve düşüncelerimiz doğrultusunda arzulanan şeyler; güzel, hoş, yararlı, kişisel olsun toplumsal olsun varlığından onur ve gurur duyulan şeylerin, olguların istenmesidir.

Bilmem anlatabildim mi?…

Manisalılar olarak bizler bizim seçtiklerimizin bizlerin en ufak eleştirilerine bile tahammul edememelerini kabul etmiyoruz. Eleştiri seçmenin en doğal anayasal hakkı ve bireysel duygu ve düşüncesinden ibarettir. Tabiki yaşanmasını arzu etmediğimiz ve istemiyoruz dediğimiz olumsuzluklar; Zaman zaman yaşanabilir ancak siyasi iradenin yani yerelde yaşamını sürdürenlerin özel hayatlarının deşifre edilmesi veya bireysel hareketlere seçtiklerimizin katlanamaması bizleri derinden etkilemektedir.

Hoş olmayan ise; kişisel olmaktan öte toplumun geneline yönelik milli ve manevi değerlerin zedelenmesi noktasında rahatsızlık ve huzursuzluk veren hususların kabul edilmesi ve istenmesidir.

Kabul edilmeyen ve istenmeyenler tabii ki kişiselden öte toplumun genelini bağlayan milli ve manevi değerlerin hiçe sayılarak rencide edilmesi, toplumun önde gelen değerlerinden biri ve vazgeçilmezi olan aile yapısının bozulması, ülkenin birlik-beraberlik ve bütünlüğünün zedelenmesi, kısaca değerler manzumesinin genelinin yok edilmek istenmesidir.

Ecdat yadigarı vatanını ve milletini seven, değerlerine sonuna kadar bağlı ve sevdalı insanlar olarak, varlığı ve bütünlüğü için büyük acılar yaşamış, bedeller ödemiş söz konusu Aziz Vatan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin mensubu olan Aziz Türk Milleti olarak ayrıca Manisa'nın bir vatandaşı olarak yukarıda ifade etmeye çalıştığımız olumsuzlukları istememek en tabii ve doğal hakkımızdır.

Tüm unsurlarıyla bir bütün halinde birlik-beraberlik ve bütünlük içerisinde kardeşçe Şehzadeler şehri Manisa'da yaşayan, her olumsuz gelişmeye rağmen yaşamaya devam eden Manisa'nın bir vatandaşı olarak yaşanmasını arzulamadığımız ve istemediğimiz hususların dile getirilerek belirtilmesi bir insanlık, bir vatandaşlık görevi olarak görülmeli ve insanımızın hassasiyetleri gözetilerek maniviyat duygusuna göre değerlendirilmelidir.

İnsanların yaşanmasını istediği uygulamaları kendi alanına alıp huzur bulduğu ancak yaşanmasını istemediği olaylar karşısında huzursuz olacağı tarzda yaklaşımlar sergileyen seçilmişler ve en yetkili kurum ve kurluşlarda ki temsilcilerin Vatandaşın değerlerine ve özel hayatına karşı daha anlayışlı ve duyarlı olmaları gerekmektedir. 

Geçtiğimiz günlerde yaşanan olay karşısında halen şaşkınım.

Neden mi?...

Milli ve manevi değerlerimizden çok ama çok uzak,

İnsanı duygulardan nasiplenmemiş, Allah korkusu diye bir şey ruhunda yer edememiş, Türk Aile ve Milliyetçilerin yapısına uygun olmayan ahlak dışı, toplumun ana yapı ve değerlerini rencide eden hal ve hareketlerde bulunan bir davranış sergilenmiş.

Manevi duygu ve düşüncelerimizi istismar edecek kadar alçalmış bir yönetim anlayışı ile karşıma çıkılmış olmasını ben şahsen kabul etmiyorum. Nefsini yenemeyip kin ve nefretini üzerinden atamayan egosunu tatmin için kendi vatandaşını egosuna alet ederek vatandaşına karşı sevgi ve şefkatten yoksun sözüm ona bir yönetici istemiyorum…

Benim seçtiğim, benim oylarımla makam ve mevki kazanmış ancak benim yaptığım ve yapacak olduğum nacizane eleştiriye bile tahammülü olmayan bir yönetici anlayışının beni temsil edemeyeceği aşikar ve ben bu anlayışta sahip sözde yöneticileri reddediyorum. Netice itibariyle toplumun genel değerlerini hiçe sayan ve bunu da çok önemli olan ve önemi hakkında bilgisi olmayan özgürlük ve bağımsızlık gibi değerlerin arkasına sığınarak yaşayan ve yaşatan vatan ve millet sevgi ve sevdası şuurundan yoksun zevatları, Hele de bunlar içerisinde geleceğimizin teminatı gördüğümüz gençlerimizi emanet ettiğimiz bir yönetim anlayışı olmaz olsun.

Benim özel hayatımı Vatandaşınınözel hayatını dikkatle takip edip, Kednsisini seçenlere tahammülü olmayan ve Vatandaşınsın saysesinde o makam ve koltuklarda oturduğunu bir an olsun unutan ve elinden gelen çirkefliği yapan bir anlayışa karşıyım ve istemiyorum. Bu ve gibi durumda olan insanların çok önemli görevlerde bulunmalarını sağlayan ve onların görevde ki varlıklarına göz yuman alt olsun üst olsun makamlarda bulunan şahsiyetlerin koruyucu tutumlarının devamını istemiyorum ve istemiyoruz.

İstemiyoruz; hürriyet, özgürlük ve bağımsızlık gibi değerleri nalıncı keserini kendine doğru yontarcasına değersizleştirip istismar ederek yaşayan, yaşanmasını isteyen ve savunan sevgi ve insanlık yoksunu zerzevatları, İstemiyoruz; İnsanlıktan nasibini almamış nasipsizleri istemiyoruz…..

İki satır ile sonlandırıyorum yazımı;

1-''Kötü ahlâktan kurtulmanın en kalıcı yolu, ilk önce kalbi uzun emelli olmak, aceleci olmak, haset etmek ve kibirli olmaktan arındırmaktır.''

2-''İnsana ateşe yaklaşır gibi yaklaşın. Ne çok yakın olun ne çok uzak olun.''

Vesselam.

Haydi selametle bir dahaki yazımda görüşmek dileği ile bizi yarada emanet olun.

Yazarın Diğer Yazıları