Haşim Karataş

Manisa'da Ruh Sağlığı Çöküşü: Görmezden Gelinen Sessiz Çığlık

Haşim Karataş

Manisa’da Ruh Sağlığının Alarm Veren Acı Tablosu: Ülkemiz son yıllarda birçok krizle boğuşuyor, ancak en tehlikelisini göremiyor: Ruh sağlığı krizi. Ekonomik ve sosyal sıkıntılarla başa çıkmakta zorlanan vatandaşlarımız, fiziksel olarak ayakta kalmaya çalışırken, ruhen büyük bir çöküş yaşıyor. Manisa’da son dönemde yaşanan gelişmeler, bu çöküşün ne kadar ciddi boyutlara ulaştığını gösteriyor. Yunus Emre Belediyesi’nin ücretsiz psikolog hizmeti başlatması, şehirdeki ruh sağlığı sorunlarının göz ardı edilemeyecek bir hale geldiğinin acı bir göstergesi. Peki, bu noktaya nasıl geldik?

Ekonomik Baskıların Manevi Bedeli

Günümüz Türkiye’sinde pek çok aile, temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyor. Her geçen gün artan enflasyon, hayat pahalılığı, işsizlik ve geleceğe dair belirsizlikler, bireylerin yalnızca cebini değil, ruhunu da yıpratıyor. Manisa’daki tablo, aslında ülke genelinde yaşanan daha büyük bir sorunun yerel bir yansıması. Geleceğe umutla bakamayan, ekonomik sıkıntılarla başa çıkamayan, iş bulma umudunu yitirmiş bireyler, kendilerini çaresiz, umutsuz ve yalnız hissediyor.

Bu yalnızlık, sadece sosyal izolasyonla sınırlı değil. İnsanlar, sorunlarıyla başa çıkmakta zorlanıyor ve bu zorluklar onları içsel bir yalnızlığa itiyor. Kimse sesini duyuramıyor; duyanlar da yeterince yardımcı olamıyor. Devlet hastanelerindeki psikiyatri servisleri tıklım tıklım dolu, özel kliniklere gitmek ise maddi imkânsızlıklar nedeniyle çoğu kişi için mümkün değil. Hal böyle olunca, belediyelerin psikolojik destek sağlama girişimleri, aslında çok büyük bir boşluğu dolduruyor.

Belediyelerin Psikolog Hizmeti: Yangına Kova Kova Su Taşımak

Belediyelerin, bu denli yoğun bir talebe cevap vermek adına ücretsiz psikolog hizmeti başlatması, ne kadar büyük bir sorunun içinde olduğumuzu gösteriyor. Yunus Emre Belediyesi’nin bu hizmeti başlatması, belki de yerel yönetimlerin şimdiye kadar attığı en hayati adımlardan biri. Fakat bu girişim, devasa bir yangına kova kova su taşımak gibi. Evet, bir nebze rahatlama sağlıyor ama yangını söndürmeye yetmiyor. Bu hizmetin, belediyelerin asli görevlerinden biri haline gelmiş olması, toplumsal çöküşün ve çaresizliğin en somut kanıtı.

Bir belediyenin sınırlarını aşarak böyle bir sorumluluk üstlenmesi, yerel yönetimlerin toplum sağlığını koruma adına atması gereken acil adımları gözler önüne seriyor. Ancak asıl sorun, bu hizmetin neden gerekli hale geldiği. İnsanlar neden belediyelere kadar başvurmak zorunda kalıyor? Neden devletin sağlık hizmetleri bu talebi karşılayamıyor? Bu sorular, bizi daha derin ve rahatsız edici bir gerçeğe götürüyor: Sosyal ve ekonomik sistemin zayıflığı ve toplumun ruh sağlığına yeterince önem verilmemesi.

Toplumun Görmezden Geldiği Ruh Sağlığı Krizi

Ruh sağlığı, sadece bireylerin değil, toplumun genel sağlığının da bir göstergesi. Toplumun huzuru, ancak bireylerin ruhsal sağlığı yerinde olduğunda mümkün olabilir. Ancak maalesef, ruh sağlığı sorunları uzun yıllardır ülkemizde göz ardı ediliyor. Depresyon, anksiyete, stres gibi rahatsızlıklar; ya ciddiye alınmıyor ya da insanlar bu konular hakkında konuşmaktan çekiniyor. Toplumun büyük bir kısmı, bu sorunlarla kendi başına mücadele etmek zorunda bırakılıyor.

Manisa’daki bu ruh sağlığı çöküşü, sadece yerel bir sorun değil; ülkenin dört bir yanındaki sessiz çığlıkların yankısı. Belediyelerin devreye girip ücretsiz psikolojik destek hizmeti sunması, bu çığlıkların artık duyulmaya başlandığının bir işareti. Ancak bu çığlıkları duymak yetmez, kök nedenleri anlayıp, kalıcı çözümler üretmek zorundayız.

Çözümler Nerede Başlamalı?

Belediyelerin sunduğu psikolojik destek, geçici bir rahatlama sağlasa da bu, sadece bir pansuman niteliğinde. Kalıcı ve etkili çözümler için daha geniş çaplı bir yaklaşım gerekiyor. Öncelikle, devletin ruh sağlığı politikalarını yeniden gözden geçirmesi ve bu alana daha fazla kaynak ayırması şart. Psikolojik destek hizmetlerinin yaygınlaştırılması, eğitim sisteminde ruh sağlığı konusunun daha fazla işlenmesi ve toplumun bilinçlendirilmesi gerekmekte. Ayrıca, işsizlikle mücadele, gelir adaletsizliğinin giderilmesi ve sosyal güvenlik ağının güçlendirilmesi gibi ekonomik ve sosyal reformlar da bu sorunun çözümünde kritik öneme sahip.

Yapısal reformlar yapılmadıkça, belediyelerin sağladığı hizmetler sadece geçici çözümler sunacaktır. Bu bağlamda, devletin de bu konuda sorumluluk alması, ruh sağlığı hizmetlerini ülke genelinde erişilebilir ve nitelikli hale getirmesi gerekiyor. Özellikle gençlerin gelecek kaygısını azaltacak politikaların uygulanması, işsizlik oranlarının düşürülmesi ve sosyal destek mekanizmalarının artırılması, ruh sağlığı krizini önlemede etkili olabilir.

Manisa’nın Çığlığına Kulak Verelim

Manisa, şu an belki de Türkiye’nin geleceğine dair en önemli uyarılardan birini yapıyor. Ruh sağlığı krizi, çözülmediği takdirde toplumsal huzursuzluğu derinleştirecek, bireyleri daha da yalnızlaştıracak ve çaresiz bırakacak bir boyuta ulaşabilir. Bu krizin sessiz çığlıklarına kulak vermeli, geçici çözümlerle yetinmeyip, kalıcı politikalar geliştirmeliyiz.

Unutmayalım ki sağlıklı bir toplum, sadece ekonomik refahla değil, aynı zamanda ruhsal sağlığı yerinde bireylerle mümkündür. Manisa’da başlayan bu destek hareketi, tüm Türkiye’ye yayılmalı, belediyelerle sınırlı kalmamalı ve devlet politikalarının bir parçası haline getirilmelidir. Manisa’nın çığlığına kulak verelim; daha güçlü, daha sağlıklı ve daha umutlu bir Türkiye için birlikte harekete geçelim.

Yazarın Diğer Yazıları