Haşim Karataş

ZULMÜN ADI DOĞU TÜRKİSTAN

Haşim Karataş

DOĞU TÜRKİSTAN'da KANDAŞLARIMIZ KAN AĞLIYOR, FARKINDAMISINIZ...

     Türkiye soydaşlarımıza yapılan zulme sessiz kalma, Doğu Türkistan'da yaşanan insanlık dışı olayların durdurulmasını istiyoruz. Dünya üzerinde ki en büyük vahşetlerden birisi Doğu Türkistan’da yaşanmaktadır. Doğu Türkistan vatandaşları inançlarını yaşayamamakta, hukuksal hakları yok sayılmakta ve bunların en ağırı ise yaşama hakları ellerinden alınmaktadır. Çin Halk Cumhuriyeti etnik soykırım uygulamaktadır.

   Kadın, yaşlı, çocuk, bebek demeden soykırımını gizli gizli yapıyor ve bu işkencelere,cinayetlere tanıklık edip sosyal medya ile dünyaya duyurmaya çalışan Türk vatandaşları idam ile cezalandırılıyor. Türklerin çocuk doğurması yasak, hamile olan Türk kadınlarının bebekleri kürtaj ile alınıp ölmeleri sağlanıyor, hali hazırda doğmuş olanlar ise Çin devleti tarafından zorla alınıp asimile ediliyor. Doğu Türkistan halkına akıl almaz zulüm ve işkenceleri reva gören Çin, uygulamaya koyduğu nüfus planlaması projesiyle 10 milyon çocuğu anne karnında katletti. Anne karnındaki 7-8 zünü kırpmadan kürtaj yaparak katleden Çinliler, mahalle aralarında parayla tuttukları Çinliler'in ihbarlarını gece gündüz takip ederek evlere baskın düzenliyor.

        Şehir merkezinde tek çocuk, kırsal alanda iki çocuk politikası gibi gizli bir soykırım mücadelesinin arkasına gizlenen caniler, henüz dünyaya gözünü açmamış Müslüman Türk çocuklarından bile intikam alır gibi hareket ediyor. Çin’ de Türkçe konuşmak yasak. Çinli çeteler Türk mahallelerinde Türk kızlarında sarkıntılık ediyor, çıkan olaylara Çin polisi müdahele etmiyor, ettiğinde de sadece Türk gençleri tutukluyorlar. Doğu Türkistanlı genç kızlar, istihdam bahanesiyle zorunlu göçe tabi tutularak, ailelerinden adeta sökülüp alınıyor. Son alarak Çin’in iç bölgelerine götürülen 500 bin genç kız, kölelere dahi reva görülmeyecek ortamlarda, karın tokluğuna çalıştırılırken, pek çoğu da zorla ahlaksız ortamlarda insanların zevk ve sefalarına sunuluyor. Karşı çıkanlar, tıpkı fotoğrafta görüldüğü gibi en ağır Çin işkencelerine maruz bırakılırken, pek çoğu bu işkencelerde hayatını kaybediyor.

       Ailelerinden alınan 500 bin genç kızın yerine, hemen Çinli göçmenleri yerleştiren katil Çin, burada sürdürdüğü sinsi asimilasyon projesini uyguluyor. Doğu Türkistanlılar’ın aile geleneklerini söndürmek, neslinin artmasını ve iffetli annelerin azalmasını hedefleyen Çin, tüm dünyaya hakim kılmaya çalıştığı ekonomik gücünün altında yatan ucuz iş gücünü de bu yolla sağlamış oluyor.
Sözde ekonomik ve istihdam önlemleri adı altında gizledikleri asıl amaçlarına, dünyanın gözünü boyayıp, soysuzca katliamlarına devam eden Çin, resmi sayısı 35 milyonu geçen bir milleti tarih sahnesinden ve coğrafyadan silmeye çalışıyor.
     Çinli çocuklar da dahil tüm Türkler çin işkencesine maruz kalıyor. Korkularından evlerinden çıkamayan Türklerin ise evden çıkarılması için elektrik ve suyu kesiliyor, kapıdan çıkan Türk Çin vatandaşları tarafından ölümüne dövülüyor ve belki de ölüyor. Bu olaylar bir Avrupa ülkesinde olsaydı ya da bir Avrupalı bebek veya çocuk bunları yaşasa idi Avrupa insan hakları konseyi, Birleşmiş milletler çoktan ayağa kalkmıştı. Yaşama hakkı, konu Müslümanlar olunca devredışı kalıyor nedense! Dünya ve Avrupa; insan hakları sözleşmesi gereğince bu vahşi ülke için bir takım adımlar atabilecekken neden kör, sağır, dilsiz kalıyor.

    Bu vahşetin devam etmesi ve buna göz yumulması insanlığın bittiği anlamına geliyor. Derhal bir eylem planı belirlensin ve uygulamaya geçilsin. *Doğu Türkistan’da milliyeti ve inancı yüzünden katledilen, sürgün edilen, mahpus edilen Türkler, Bugün bütün çağdaş(!) dünyanın gözü önünde Türkistan Coğrafyası’nda Türk’e zulüm, sürgün ve soykırım yapılmaktadır. 

BU ZÜLME SESSİZ KALMA...

 

Yazarın Diğer Yazıları