Hayatın ıssız köşelerinde ters gitmeye başladığında bir şeyler
İşte değişim vaktinin geldiğinin emareleridir.
İnsan o zaman başlar kendisiyle yüzleşmeye.
Hatta sorgu ya çekmeye başlar kendisini,
Bu sınavdan çıkarsız çıkandır, aslında kazanan.
Bazen farklı yerlerden bakmalı insan kendisine ve hayata.
Kendisini geriye götüren her şeye şöyle bir bakmalı.
Hatta karşısında duran engel olan her şeye şöyle bir bakmalı.
Kavgalarını bir kenara bırakıp kendisinin karşısına almalı.
Çözümleri tam merkezinde aramalı, kendisinin.
Benliğinin zirvesine çıkıp, kendini oradan izlemeli.
Kuş bakışı bakabilmeyi bilmeli insan.
Görebilmeli içinde biriktirdiği her şeyi.
Gülleri-dikenleri, yazları-kışları görebilmeli.
Budamalı dallarını, yapraklarını canını sıkanları.
Kırılanları kesmeli, dökülenleri temizlemeli.
Toprağını sürmeli, sulamalı, yumuşatmalı içini.
Yeni tohumlar ekmeli mesela
Yeniden ümidini yeşertecek filizleri düşlemeli.
Bereket tohumlarıyla baharları beklemeli.
Baharlar yeni yaşamların başlangıcıdır.
Sıcakları bırakmalı yerinde.
Üşütenleri çıkarmalı bedeninden.
İçinde kalan hevesleri sevinçleri, kederleri bir köşeye toplayabilmeli.
Gerekiyorsa kurtulmalı hepsinden veya en güzeli hepsini, usul usul sindirmeli.
Dağınık bırakmak en kötüsü, her yeni gün toplayacağım ümidiyle yola çıkarsın.
Bir türlü elin ayağın kalkmaz bir şey yapmaya
Günün sonunda, yeni yığılmalarla karşılaşırsın
Her şeyin ulu orta saçılır bir enkaz gibi.
Yüzleşme bazen ağır olur.
Kaçınılmaz değişimlerdir sonunda kazanılan.
Gidenler zaten gidecektir, önemli olan kalanları kaybetmemektir.
Hayat her anın değerini bilmektir aslında
Çünkü hızlı geçecek zaman.
Yorulmayan hiç durmayan bir kavram zaman
İnsan küçük şeylerle yetinebilmeli
Öğretmeli kendisine mutluğun Kaf Dağı’nın ardında olmadığının.
Küçük küçük bir sürü minik anda mutluluğu bulabilirsin.
Keyif alabilmeli insan yaşadığından
İçinde minyatür mutluluklar bulabilmeli insan.
Engelleri vardır insanoğlunun.
Önyargıları ‘ asla olmazları ‘ vardır aslında insanı geriye çeken şeyler.
Demirden duvarların içinde mutluluğu öteleyen
Keyif almayı engelleyen duvarlar diyorum ben takılıp kalmamalı her engelde.
Nedense hüzünlü hikâyeler dinlemeyi sever insan.
Sonu mutsuz biten filmlerden daha çok zevk alır insanoğlu kanımca.
İçten içe acı çekmekten hatta acı çektirmekten zevk alır.
İnsan egolarına yenilir hep.
İnsanın bencilliği, hırsı ve intikam duygusu mutlu olmayı en büyük engellerdir.
Hele ki bir de darbe almışsanız mutlaka iki katını yaşatmalı,
İnsanoğlu sever birbirine kötü dersler vermeyi,
Olduğu gibi kabullenemez hiçbir şeyi.
Kim haklı kim haksız kavgalarına tutuşur.
Bencilliğine yine bırakır, neticesini hayatın.
Bu dürtüler niye var, belki de ayıklayabilmek içindir iyi ile kötüyü.
Bencillik, hırs, gurur sıralanabilir daha böyle birçok şey.
Ama içini çürütür insanın kötü hasletler,
Görmesine engel olur güzellikleri görmeyi.
İnsan çürütmemeli içini, taze tutmalı bütün ümitlerini.
Gülücükleri ve neşeyi koymalı gam ve kederin yerine.
Ve çıkartıp atmalı içine sinmeyen her şeyi.
Söküp çıkartmalı içinden canını acıtan her şeyi.