UÇSUZ BUCAKSIZ GÖKYÜZÜ
Şimdi uçsuz bucaksız bir gökyüzündeyim
Bir kuş misali hayatın içinden süzülüyorum.
Ben süzüle süzüle çoğalıyorum.
Hayat yüreğimde dikili bir çınar ağacı
Ve ben bir kuş misali yalnızlığımla
Dallarına tünüyorum.
Bilmem kaç dal kırıldı bilsen
Artık saymıyorum ben.
Nazarımda zerre kıymeti yok
Bu gördüğüm onca bağ, bahçe ve bostanın.
Hiçbir kıymeti yok.
Ben yüzümü zaten toprağıma yaslamışım.
Vay haline kürküyle adamım diye gezinenin.
Vay haline adam dururken kürküne rağbet gösterenin
Gördüm.
Ne kadar yabancı olmuş insan insana.
Gördüm.
Ne kadar acımasız olmuş kul kula.
Ve ben insanları anlamıyorum artık.
Niye hep kötülük var.
Neden güzel şeyleri hemen yok ederiz.
Niye boş yere insanlar ölür?
Ya ben çok basit düşünüyorum.
Ya onlar çok karmaşık yaşıyor.
Sanırsam bu bir yeni Rönesans buhranı
Ortada onca dert varken
Bir buhran olmalı zaten.
Bu kadar kötülük yeter zaten.
Bu devran bitti.
Artık yenisi gerek.
Sanırsam süslü yalanları ve içi boş palavraları
Kimse dinlemiyor zaten.
Dinlemeyecekte yeter.
Sanırsam güpegündüz
Filistin de, Gazze’de Kudüs’te
Ölen masum insanları kimse görmüyor zaten.
Sanırsam hastane kapısında cansız bebeğini
Kalbinde kefenleyen babayı kimse görmüyor zaten.
Sanırsam bu kadar körlük kalıcıdır
Yepyeni bir buhran olmalı zaten.
Bu kadar kötülük yeter.
Bu devran bitti yenisi gerek.