BİÇER ''BEN DOKTORLARA İĞNE YAPTIRMAM
CHP'Lİ DR. YILDIZ BİÇER ''BEN DOKTORLARA İĞNE YAPTIRMAM, FELÇ̧ OLABİLİRİM ALİMALLAH'' DİYEN ERDOĞAN'LI GÜNLERİ YAŞIYORUZ!
Cumhuriyet Halk Partisi Manisa Milletvekili Dr. Tur Yıldız Biçer, 14 Mart Tıp Bayramı nedeniyle bir mesaj yayınladı!
14 Mart Tıp Bayramı sebebiyle yayınladığı mesajda, Kamu-Özel Ortaklığı kapsamında oluşturulan şehir hastanelerine ve sağlık çalışanlarının sorunlarına vurgu yapan CHP'li vekil sık sık hükümete yüklendi.
CHP'li Dr. Yıldız Biçer; “Beni Türk Hekimlerine emanet ediniz! Diyen ulu önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK'ü̈ saygıyla, rahmetle ve şükranla anıyorum.
Bu ülke ne yazık ki doktorların baş tacı edildiği, ‘'Hayatta en hakiki mürşit ilimdir denilen günlerden;
1980'de ‘'Mecburi hizmete gelen doktorları ağaca bağlayın kaçmasınlar!” diyen Kenan Evren'li ve (2005) ‘'Ben doktorlara iğne yaptırmam, felç̧ olabilirim alimallah'' , ‘'okumak yetmez, kitapların arasından bakılan dünya hayat değildir!‘' diyen Recep Tayyip Erdoğan'lı günlere geldi.
15 yıldır sürdürülen ‘'sağlıkta dönüşüm‘' programı ve onun ana unsurları arasında yer alan performansa dayalı ödeme sistemiyle; hasta bakımında niteliğin değil, niceliğin ön plana çıktığı, hekimlerin kısa sürede çok sayıda hasta bakmaya zorlandıkları, nitelikli sağlık hizmeti sunmanın neredeyse imkânsız hale getirildiği bir sağlık ortamı yaratıldı.
Recep Tayyip Erdoğan'ın “kişisel projem” diye nitelediği, 14 yıllık hayali olduğunu söylediği “şehir hastaneleri” projesi sağlığın ticarete dökülmesinin, ‘her şeyin başı sağlık' denen günlerden, ‘her şeyin başı para!' denilen günlere geldiğimizin en açık göstergesidir.
Çoğu kişi, şehir hastanelerinin sahibinin Sağlık Bakanlığı, kiracısının şirketler olduğunu sanmaktadır. Sağlık Bakanlığı kendi hastanelerinin kiracısı olacağını, bu binalara kira ödeyeceğini açıklamamaktadır. 2011 yılından bu yana yürüyen süreç̧ vahimdir.
-Sağlık Bakanlığı ihale alan şirketlere hastanelerin %70 oranında dolulukla çalışacağını neye dayanarak, nasıl vaat etmektedir? Bunun yasal dayanağı nedir? Sağlık Bakanlığı şirketler için vatandaşlarının hasta edileceğini vaat edebilir mi?
-Kalkınma Bakanlığı'nın raporuna göre şirketlerin kasasından 9,5 Milyar Dolar çıkarken, Sağlık Bakanlığı tarafından şirketlere 27 Milyar Dolar ödenecek.
Sonuçta ne olacak; hastaneleri işleten şirketler, doktorların daha uzun çalışmasını, daha fazla hasta bakmasını, daha fazla tetkik yapmasını, “para getirmeyecek” hastaları başka yerlere sevk etmesini ve tabii giderek daha az ücret almalarını isteyecekler.
Şehir hastanelerinin yıllık kira bedellerinin 3 milyar lirayı aşacak. Peki, Sağlık Bakanlığı'nın döner sermaye gelirlerinde böyle bir tutar var mı? Yok. O halde bu hastanelerin yedi gün yirmi dört saat esasına göre, hastalar için doldur boşalt yöntemiyle, sağlık çalışanlarının da günde iki belki üç̧ vardiyalı çalışmasıyla “para kazanacağı açık. Yani daha çok hasta gelmesi, çalışanların daha az kazanması ve daha çok çalışması lazım ki kiralar denkleştirilsin.
Sağlık Bakanlığı; Bu süreçte; koca koca kredi kuruluşlarının ayağına çakıl taşı bile değsin, yüreklerinde en küçük bir kaygı olsun istemiyor. Biz gitsek de sen güvendesin diyor. Ama mesele sağlıkçıların haklarına, güvencelerine, geleceklerine gelince, mesele %70 doluluk vaadiyle içine doldurulacağı bu “sağlık tesislerinden” hizmet alacak vatandaşın haklarına gelince kelime oyunlarıyla maddelere makyaj yapmanın ötesinde bir kaygı taşınmadığı görülüyor.
Sağlık'ta şiddet ne yazık ki her geçen gün artıyor. Şiddet hasta ve hasta yakınlarından hekime yönelik olsa da bunun aslında Arapsaçına dönen sağlıkta dönüşüm programına yönelik olduğu ortadadır.
Çalışma koşullarının iyileştirilmesi, mesleki bağımsızlık, iş yükünün insancıl düzenlenmesi, mesleki sağlık ve güvenliğin sağlanması, fırsat eşitliği, örgütlenme özgürlüğü̈, çalışma ortamlarının demokratikleştirilmesi, emekliliğe yansıyan güvenceli ücret ve mesleki gelişim hakkı, uluslararası normlara uygun olarak çalışma surelerinin düzenlenmesi için adım atılmalıdır.
Bugün 14 Martların gerçek bir bayram havasında kutlanacağı günlerin umuduyla 14 Mart'ı kutluyor; Hekimlerin; iş güvencesi ve insanca çalışma koşullarına kavuşabilmesi, evrensel normalara uygun tıp eğitimi, iyi hekimlik ve kaliteli sağlık hizmeti için 15 yıldır uygulanan sağlık politikalarına ve hekimlerin ve sağlık sisteminin hiçbir sorununu çözmeyecek olan Anayasa değişikliğine HAYIR! Diyoruz!