Özdağ, 'Toplumsal dilimiz demokrasi, Cumhuriyet ve insanlık olmalı'
Yaşanmasından bu yana üzerinden 25 yıl geçen Madımak Olaylarını ve Başbağlar Katliamını değerlendiren AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Selçuk Özdağ Türkiye ile bir şekilde hesabı olan egemen güçlerin tarih boyunca çeşitli illegal örgütlenmeleri kullanarak Türkiye'yi kaosa süreklemek istediğini belirtti.
AK Parti eski Genel Başkan Yardımcısı ve Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Manisa Şube Başkanı Doç. Dr. Selçuk Özdağ 3 Temmuz 1993 günü Sivas'ta meydana gelen Madımak Olayları ve 5 Temmuz 1993'te Erzincan'ın Kemaliye ilçesinde PKK terör örgütü tarafından 33 vatandaşın öldürülmesiyle yaşanan Başbağlar Katliamı'nın 25. yılı dolayısıyla açıklamada bulundu. Bu tür olayları gündemde tutarak “bir daha yaşanmasın” demek doğrudur. Ama bu olayları gündemde tutarken diğer yandan meseleyi Türkiye'de alevi-sunni, sağcı-solcu, Türk-Kürt çatışmasına çevirmek isteyenlere de fırsat vermemeliyiz. O dönemde yaşanan her iki olay başta olmak üzere Çorum, Kahramanmaraş ve diğer olayların arkasında egemen güçlerin ajanlarının olduğuna inanıyorum. Birbirimize hangi dille hitap edeceğimizi bilmemiz gerekiyor. O dil bellidir ve o dil demokrasidir, Cumhuriyet'tir, insanlık dilidir” diye konuştu.
İLLEGAL ÖRGÜTLER EGEMEN GÜÇLERİN TAŞERONLUĞUNU YAPTI
“Türkiye'de istikrarı bozmak, insanlarımızı kamplaştırmak ve kutuplaştırmak adına sürekli olarak egemen güçler illegal örgütleri kullandılar. Bunun adı zaman zaman PKK zaman zaman da illegal bir örgüt oldu. Bu örgütlerde kurumsal olayları kışkırttılar” diyen AK Parti eski Genel Başkan Yardımcısı ve Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Manisa Şube Başkanı Doç. Dr. Selçuk Özdağ “Gerek 3 Temmuz'da Sivas'ta, gerekse 5 Temmuz'da Erzincan Başbağlar'da çok trajik olaylar yaşandı. O dönem siyasi iktidar iradesini gerektiği gibi ortaya koyamadımaalesef. Gerek orada bulunan mahalli idareciler gerekse Türkiye'yi yöneten idareciler bu konulara acil çözüm bulamayınca kitlesel olaylar meydana geldi.Hangi saiklerle meydana gelirse gelsin insanların birbirlerine tahammül etmeleri, fikirlere saygı göstermeleri ve tolerans göstermeleri gerekiyor. İnsanlar birarada yaşama sanatını en iyi şekilde icra ederek bibirlerini ötekileştirmeyecek ve dışlamayacaklar. Ama diğer taraftanda hangi hayat görüşü olursa olsun insanlar bulundukları ülkelerdeki inanç hayatının karşısına çıkıp tahriklerde bulunmayacaklar. Hangi saiklerle olursa olsun bu olayları kabul etmemiz mümkün değil. Bu yaşanan olayların herbiri vahşet ve çirkin hareketlerdir. İnsanlıkla asla bağdaşmaz” dedi.
EN UFAK FIRSATTA KARDEŞ KAVGASI ÇIKARTMAK İSTEDİLER
1993 yılının Türkiye üzerinde büyük oyunların oynandığı ve ülkeyi kaosa sürüklemek isteyenlerin operasyonlar yaptığı bir yıl olduğunu kaydeden Özdağ, “Uğur Mumcu, Eşref Bitlis, Cem Ersever, Turgut Özal, Bahtiyar Aydın'ın ölümleri, Sivas Madımak Olayları ve Başbağlar katliamı bu olayların başında gelmektedir. Karanlık odaklar Çorum'da, Maraş'ta olduğu gibi bu olaylarda da devrededir. Bugün geriye dönüp baktığımızda tüm bu olayların gizli bir el veya zümre tarafından gerçekleştirildiği ortaya çıkmıştır. Ülkemizi karıştırmak isteyen, 12 Eylül'den önce olduğu gibi yeniden kardeş kavgası çıkartmak isteyen mihraklar tarafından gerçekleştirilen ve meydana getirilen tüm bu olaylardan gereken dersler artık milletimiz tarafından çıkarılmıştır, çıkarılmalıdır” ifadesinde bulundu.
TOPLUMSAL OLAYLARDA ADETA AKIL TUTULMASI YAŞANIYOR
Toplumsal olaylarda toplumun adeta akıl tutulması yaşadığını belirten Özdağ, “Ben her iki olayda da ciddi bir biçimde egemen güçlerin rolü olduğuna inanıyorum. Ciddi bir şekilde mahalli idarecilerin ve aynı zamanda o dönemki siyasi iktidarın ihmali olduğunu düşünüyorum. Bunlar olmamalı ve yaşamamalıyız. Her can kıymetli. “Yaratılmışı severiz Yaradan'dan ötürü” diyen bir gelenekten geliyoruz. Yunus'un çocuklarıyız. Yunus'un fikirleriyle beslenmiş olan bir milletiz. Mevlana'nın, Hacı Bektaş'ın, Yunus'un, Hacı Bayram'ın fikirleriyle beslendik. Onlar insana her zaman yaratılmışın en şereflisi diye baktılar. O nedenle daha itidalli, daha dikkatli davranmamız gerektiği düşüncesindeyim” dedi.
TÜRKİYE KAMPLAŞIP KUTUPLAŞMAMALI
Türkiye kamplaşmamalı ve kutuplaşmamalı diyen Özdağ, “Türkiye olarak öncelikle tahammüllü bir toplum olmalıyız. Bunda da siyasilerin büyük rolü vardır. “Söz olan kese savaşı, söz ola kestire başı” diyerek sözlerimize, tutum ve davranışlarımıza dikkat etmek zorundayız. O tarihte yaşanan olaylarla ilgili olarak yargı objektif olmalı. Bir yandan güvenlik güçleri bir yandan siyasi otorite, bir diğer yandan da yargı toplumsal olaylarda objektif ve bağımsız karar verebilmek için kırkı kırk yarmalıdır. Her iki olayda da ölen vatandaşlara Allah'tan rahmet, ailelerine sabır ve başsağlığı diliyorum. Biz imparatorluk bakiyesinin çocuklarıyız o nedenle farklı dinlere, kültürlere, inançlara ve renklere tahammül ederek bugüne geldik. Birlikte yaşama iradesini yıllarca başarılı bir sekilde ortaya koyduk. Şimdi Türkiye Cumhuriyeti olarak ulus bir devletiz ve bu devleti oluşturan farklı etnisiteye, mezhebe, hayat görüşüne, inanca sahip insanlar var. Bu farklılıklarla evleniyor, aynı işyerlerinde çalışıyoruz, aynı okullarda okuyoruz, aynı yerlerde vatani görevlerimizi yerine getiriyoruz. Artık kimse kimseyi dışlamıyor.Bir daha böyle olayların yaşanmayacağına inanıyorum. Kimsenin kimseyi hor bakmadığıbir Türkiye'yi inşa etmek hepimizin görevi ama özellikle de siyasilerin, gazetecilerin, sanatçıların ve bürokratların görevi” şeklinde konuştu.