Murat Yıldırım

YİTİK KALPLER İSTASYONU

Murat Yıldırım

“Bir insan ne zaman ölür?” sorusuna Romalılar, eski bir taş yazıtta şöyle yanıt vermişler: “Onu en son anan insan öldüğü zaman”…

Edebiyata düşkün bir ailenin kızıydı Tomris. Babasının bir şiir kitabı, annesinin çevirileri vardı. Arnavutköy Kız  Kolejinde okurken karar verdi öykü yazmaya.   Gazetecilik Enstitüsünü bitirdikten sonra çeviri yapmaya başladı. Zira öykü yazmadan önce Türkçenin kıvraklığını, esnekliğini denemek istiyordu. Varlık Dergisinde çıkan Tagore’den “Şeker Bebek” edebiyat dünyasında ilk imzasıydı.

O sıralarda gazeteci şair Ülkü Tamer’le evliydi Tomris. Aşkları kolej yıllarına dayanıyordu. Ama kızları Ekin’in birkaç aylıkken bir kaza sonucu boğulması ayrılıklarının başlangıcına milat olmuştu.

Tamer ile evliyken âşık oldu Cemal Süreya’ya ,ikisi de birbirleri için boşandılar eşlerinden. Bugün bile, “Türk edebiyatının en verimli aşkı’” tanımını hak eden üç yılı birlikte geçirdiler. Verimliydi aşkları, çünkü Cemal Süreya aşk dolu, cinsellik yüklü en güzel şiirlerini onun için yazdı.

Ayışığında oturduk / Bileğinden öptüm seni / Sonra ayakta öptüm/Dudağından öptüm seni / Kapı aralığında öptüm / Soluğundan öptüm seni / Bahçede çocuklar vardı / Çocuğundan öptüm seni / Evime götürdüm yatağımda / Kasığından öptüm seni / Başka evlerde karşılaştık / İliğinden öptüm seni / En sonunda caddelere çıkardım / Kaynağından öptüm seni…

Üç yılın sonunda tükendi Cemal Süreya ile Tomris’in aşkı ve güzel bir dostluk kaldı geriye…Tomris, Cemal’le olan aşkını ”Beni bıraktı ama rahat edemedi. Ona göre bana sahip olunamazdı. ‘Senden ayrıldığım anda, senin hakkında, hikayen hakkında sevdiğimi belirtecek hiçbir şey söylemeyeceğim, benim ağzımdan kimse duymayacak’ dedi ve doğrusu hiç yazmadı.

Yaşamında en uzun soluklu sevdası Turgut Uyar oldu. Turgut Uyar için, “Bir ara ben onun dünyaya açılan penceresi olmaktan da öte bir şeydim, bir parçası gibiydim. Ve kendimi bir parçası gibi hissettiğim için de sıkılıyordum tabii…’ demiştir.

Uyar’ın karısı için aşk şiirleri döktürür.

Herkes seni sen zanneder / Senin sen olmadığını bile bilmeden / Sen bile / Seni ben geçerken/ Derim ki /Saati sorduklarında / Onu ”O” geçiyordur / Kimse anlam veremez / Tamir ettirmedin gitti derler şu saati / Ettirmek istiyor musun demezler /Bir bozuk saattir yüreğim, hep sende durur / Zamanı durdururum yüreğimde / Sensiz geçtiği için / Akrep yelkovana küskündür / Şu bozuk saat çalışsa benim için ölümdür / Bil ki akrep yelkovanı geçerse /Atan bu yüreğim durur / Bırak bozuk kalsın, hiç değilse / Bir bozuk saattir yüreğim, hep sende durur…

Tomris ise; “Turgut, her an elinden kaçıracakmış gibi gereksiz bir kaygıyla yıpranacak; ben de hiçbir rekabetin söz konusu olmadığı bir alanda, boyuna birinci seçilmekten yorulacaktım.” diye anlatırdı kocasını.

Edebiyat dünyasının da çok iyi bildiği bir gerçek Edip Cansever’in Tomris Uyar’a olan hayranlığıdır.Her yıl Mart’ın 15’inde (Tomris Uyar’ın doğum günü) bir şiir yayınlayarak hayranlığını her yıl bıkmadan usanmadan anlatmıştır şiirlerinde.

“Tomris Uyar’a…

Seni görünce dünyayı dolaşıyor insan sanki / Hani Etiler’den Hisar’a insek bile / Bir küçük yaşındasın, boyanmış taranmışsın / Çok yaşında her zamanki çocuksun gene / Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç…/ Mart ayında patlıcan, ağustosta karnabahar / Mutfağın mutfak olalı böyle / Bir adın vardı senin, Tomris Uyar’dı /  Adını yenile bu yıl, ama bak Tomris Uyar olsun gene / Ben bu kış öyle üşüdüm ki sorma / Oysa güneş pek batmadı senin evinde / Söyle / Ben seni uzun bir yolda yürürken gördüm müydü hiç?”

Ölümünden kısa bir süre önce, Edip Cansever’in kendisini daha çok etkilediğini söyleyecektir ama eleştirmen tavrından vazgeçmeyerek: “Daha çok anlatan, daha süslü ve imgesi bol. Tekrarı seven bir şair…”

O zamanlar Boğaz’da denizle öpüşen meyhanelerde, Tomris Uyar’la Edip Cansever’i baş başa rakı içerken gören çok oldu. Onları öyle görüp ellerini sıkma şansına erişmiş, edebiyata ve şiire meraklı bir gazeteci, Tomris Uyar’ın bir an evvel sevdiklerinin yanına gitmek için bu kadar çok içtiğini düşündü. Cansever’in bir peçeteye yazdığı dize ise dilden dile dolaştı: “Tomris rakıyı çok severdi, bense onu…”

Yazarın Diğer Yazıları